Dagopa – dagoba
|
Hindistan’da Budistlerin, Budaya ait mukaddes eşyaları muhafaza etmek
için yaptıkları üstü kubbeli bina.
|
Dalan (Fr. vestibule):
|
Evlerin ve modern dairelerin kapısından içeri girişte hol, giriş
boşluğu.
|
Daltonizm
|
Yeşil ve kırmızı renkleri göremeyenlerdeki renk körlüğü hastalığına
denir.
|
Dalvar Çardak.
|
Bazı yörelerde ev önünde yapılan çardaklara verilen ad.
|
Dam korkuluğu
|
Binanın dışından dam örtüsünü göstermemek için dam kenarından
itibaren yapılan alçak duvar.
|
Damla Yöntemi
|
Üzerine resim yapılacak olan ve yere yayılmış olan kâğıt ya da
tuvalin üzerine tenekelerdeki boyaların akıtılması ve damlatılması yoluyla
gerçekleştirilen resim yapma yöntemi.
Pollock, Mason ve Ernst bu yöntemle resim yapan sanatçılardan bazılarıdır.
N.K.
|
Dandizm
|
Züppelik Ender bulunan nesnelere ve yapay nesnelere düşkünlük için
kullanılan bir terim- Dandizm, İngiliz hayranlığı sonucu, 19. yüzyılın son
çeyreğinde Fransa'da ortaya çıktı
Dandizm, göz alıcı giysiler, ender ve yapay şeylere düşkünlük, biblo
ve aksesuar düşkünlüğü olarak kendini gösterdi.N.K.
|
Decicento
|
İtalyanca'da 2000’li yılları, yani 21. yüzyılı anlatmak için
kullanılan bir terim.
|
Deformalizm
|
Terim, anti-formalist çalışmaların içeriğinden ve karikatürümsü
sürreal deformasyonlarından gelir. Resimde kargaşa ve kötü beğeni eğilimi
olan bir postmodern geleneğin adıdır. Bu akıma örnek olarak Philip Gaston,
Peter Saul, Carrol Dunham, Matthew Ritchie, Inka Essenhigh ve Takashi Murakami
gibi sanatçıların çalışmaları verilebilir. N.K.
|
Deformasyon
|
Resim ve heykelde model alınan nesnenin ya da figürün biçimini
bozarak anlatıma uygun hale getirmek. Biçimi yorumlamak. N.K.
|
Damlalık
|
Pencere düzlüklerinin altında, yağmur sularının beden duvarının
dışına akmasına yarayan çıkıntı.
|
Damla taşı (Fr. cabochon; İng.
cabochon, bass; Alm. rundlich geschliffener Edeistein):
|
Yapılarda bir süs unsuru olarak kullanılan başı bir damla gibi
yuvarlak taş kabartma, kabara.
|
Dam örtüsü
|
Çatı üzerine konarak damın akmasına engel olan kiremit, oluklu saç,
kurşun kaplama ya da kayagan taşı gibi çeşitli örtü malzemesi.
|
Dam penceresi
|
Tavan arasına aydınlık girmesi ve dama çıkılmasına yarayan camlı
menteşeli kapak. (Arnavud bacası.)
|
Dâr-üs-saade
|
Osmanlı Sarayı anlamında kullanılan bir deyim (Topkapı Sarayı'nda
İçsaray kapısı).
|
Dârüşşifa Bimarhane /
Bimaristan / Dâr-ül afiye / Dâr-üs sıhha / Dâr-ül tıb:
|
Hastane.
|
Davlumbaz
|
Ocak külâhı, Eviçlerindeki ocakların dumanını toplayıp baca vasıtası
ile dışarı veren külâh.
|
Dayak
|
Yıkılma tehlikesi olan bir bina duvarını ayakta tutmak için
kullanılan istinat direklerine denir.
|
Dayanak İstinat ayağı.
|
Dayanak, binanın dışa doğru yıkılma tehlikesini önlemek için beden
duvarına karşı örülen bir istinat ayağıdır.
|
Dayanma duvarı
|
İstinat duvarı.
|
Deambulatorium (Lat.); (Fr.
déambulatoire; Alm. Chorumgang):
|
Kiliselerde kor ve absidin etrafını dolaşan yan sahın. Deambulatorium
Roman ve Gotik kiliselerinde görülür.
|
Defne dalı Şiirde, sporda ve
askerlikte başarı gösterenlere eski Yunanlılarda bir onur nişanı olarak
verilen ve güzel kokusu olan safran cinsinden bir ağacın dalı.
|
|
Değersiz eser (Fr. Croute,
Alm. Sudelei, Geschmiere):
|
1-Değeri olmayan bayağı resim 2- (Alm. kitsch) anlamında değersiz ve
adi el işi ve fabrika mamullerine denir. Alm. kiç denilen şeyler, kaliteden
haberi olmayan ve taklit ile sanat eseri derecesinde eser vermeğe çalışan kimselerin
yaratıştan ve kaliteden uzak bayağı işleridir.
|
Dehliz
|
Koridor, Tonoz örtülü uzun hacim.
|
Dekastil
|
Yunan mimarisinde önünde 10 sütun olan tapınaklara verilen isimdir.
|
Dekonstruktivist mimari
|
Fransız felsefesinin yapı söküm fikirlerinden
etkilenen, yerleşik bina modellerine temelden karşı çıkan ve genellikle
fantezi (Coop Himmelblau) çağrışımlı üç boyutlu temsillerle deneyler yapan ya
da mimarlık vasıtasıyla ifade edilen yerleşik tarih ve işlev fikirlerini
yıkan bir mimari Postmodern'izm eğilimi.
|
Dekor (Fr. décor; İng. décor;
Alm. Ausschmückung, Verzierung, Zierot; Arap. tezyin):
|
Süs, ziynet. Donatma öğeleri.
|
Dekorasyon
|
Bir bina içi ve dışının d.’nu
deyince sanat eseri, mobilya ve çeşitli eşyalarla süslenmesi ve tertibi
kastedilmektedir. D. içine plastik sanatların tümü girer. Bu bakımdan
dekorasyon işi çok çeşitli alanları içine almaktadır ve bir içmimar genel
olarak genel havayı düşünür ve işler çeşitli sanatçılara yaptırılır. Buna iç
mimari de denir.
|
Dekoratif (Fr. décoratif; İng.
decorative; Alm. Dekorativ; Arap. tezyini):
|
Tezyini, süs mahiyetinde, süse ait, süsleyici.
|
Dekoratör (Fr. decorateur.):
|
Sahne dekorlarını ve ev içlerini tertip edenlere, yapanlara bu isim
verilmektedir.
|
Delta İçinde göz şekli bulunan
bir üçgendir. Eski kavimlerde nazara karşı bir tılsım sayılırdı.
|
|
Demet sütun ya da ayak (Alm. Bündelsoule Bündelpfeiler):
|
Roman ve Gotik kiliselerinde, bir araya getirilmiş sütun demeti
biçimindeki ayaklara verilen ad.
|
Demir döğme sanatı (Alm.
Eisenschmiedekun)
|
Demiri sanatçı gücü ile biçimlendirme sanatıdır. Bilhassa Ortaçağda
ve bizde Selçuk ve Osmanlılarda bu alanda dövülerek biçimlendirilmiş kapılar
parmaklıklar, kapı tokmakları, kilitler ve çeşitli silâhlar görmekteyiz.
|
Demir kiriş
|
Yapılarda pencere, kapı üstü, tavan ve döşemelere betonarme atmak
için kullanılan ve aralıklı olarak yerleştirilen demir çubuklar.
|
Deneme baskısı (Alm.
Probedruck) .(Fr. preuve):
|
Grafik baskılarında plak üzerine yapılan çalışmadan ne çıkacağını
tesbit için alınan ilk baskılara denir.
|
Denge (Fr. quilibre; Alm.
Gleichgewicht):
|
Plastik sanatlarda kullanılan unsurların kompozisyon bakımından
birbirlerini tartacak biçimde düzenlenmelerine denir,
|
Deniz mavisi
|
Deniz renginde olan bir çeşit mavi. Fr. bleu marine tercüme edilerek
deniz mavisi diye dilimize aktarılmıştır. Bleu marine adı altında bir boya
imalatı yoktur,
Deniz mavisinin koyusu anlamına gelen ultramarine mavisi vardır, la
pis lazuli adlı, yarı asil bir taştan imal edilir. Bugün piyasada görülenleri
taklittir ve hafif kırmızıya ya da yeşile çalan bir renktedir. Suni elde
edilen ultramarin, kükürtlü notriyum aleminyum silikat’tır.
|
Derbent
|
Sınır boylarında bulunan küçük kale, dağ üzerindeki geçit ve
boğazlarda bulunan karakol.
|
Dere- dam deresi
|
Bir damın- yağmur sularını toplamak için saçak boyunca yapılan saçtan
oluk. İç dere ise, ayni yöne bakan iki dam yüzeyinin birbirini kestiği yerde
yağmur akıntısı için yapılan oluk’a denir.
|
Dergâh
|
Toplanılacak yer anlamına (eski deyim). Dervişlerin toplandıkları
yerlere bu ad verilirdi.
|
Derin baskı (Alm. Tiefdruck)
|
gravürde olduğu gibi madeni plakların kazınan ya da asitle yedirilen
yerlerinden mürekkebi baskı sureti ile kağıt üzerine geçirme tekniğidir.
Bugün matbaalarda kullanılan ve en iyi baskı sonuçları alınan bu tekniktir.
|
Derz
|
Bir duvarın taş ve tuğlalarının birbirileri arasındaki bitişme
yerlerini dolduran harç şerit.
|
Desen (Fr. dessin; Alm. Handzeichnung, Ritzzeichnung):
|
Kurşun kalem, uç, tuşe, kömür kalem vb. ile yapılan renkli ya da
renksiz, tonlu ya da tonsuz çizgi resimler. Desen’ler iki kısma ayrılır: 1—
Bizzat eser olarak yapılanlar. 2— Bir başka sanat eserinin yapılmasında ön
çalışma anlamında olanlar (Etüd. ve eskizler gibi). Orta çağ, deseni eser
olarak tanımamıştır. Sanat eseri olarak d. ilkkez 15. y.y.’da görülüyor.
Desen dilimize geçmiş “çizgi resim” karşılığıdır. İ.K: (J. Meder, Die
Handzeichnung, ihre Teknik und Entwicklüng, 1923).
|
Deste sütun
|
Birkaç sütundan oluşan, bezemesel sütun grubu.
|
Destek
|
Bir bina cumba gibi çıkmalarının ağırlığını beden duvarına aktarmak
için çıkma altına konulan ağaç ya da taş desteğe denir.
|
Detay (Fr. detail; İng. detail; Alm. Ausschnitt, E.inzelheit; Arap.
tekstil):
|
Bir bütünün en küçük parçaları, en ince noktaları, ayrıntı,.
teferruat.
|
Detramp (Fr. détrempe):
|
( tempera).
|
Devir basamak
|
Minare merdiveni gibi dik bir eksen etrafında dönerek çıkan
merdivenlerin her bir ayağı.
|
Dibek taşı
|
Ortası havan gibi oyuk büyük taşlar olup bunların içinde kahve
çekirdeği dövülürdü. Eskiden toz kahve satan dükkanlar. da bulunurdu.
|
Dijital Sanat
|
Dijital Sanat, bilgisayar destekli bir sanat formudur. Dijital sanat,
fraktal sanat gibi tamamen bilgisayar destekli olabileceği gibi, taranmış
fotoğraflar örneğinde görüldüğü gibi başka kaynaklardan alınmış da olabilir.
Dijital sanatın uygulayıcısı olan sanatçılar, taranmış olan çeşitli
tekniklerdeki resimleri bilgisayar programlarını kullanıp değiştirerek yeni
ürünler ortaya koyabilirler. Film endüstrisinde 'bilgisayar destekli
betimleme' olarak adlandırılan grafik programları, 1990'lı yıllarda ve
20005li yıllarda gerçekçi, üç boyutlu bilgisayar animasyonlan yaratmak için
kullanıldı. Grafik tasarımlar için ise iki boyutlu çalışmalar yapmak
mümkündür. Tablet kalemi ya da maus aracılığıyla ekran üzerine yapılan
çizimden oluşan izler, fırça ya da kalemle yapılmış gibi görünebilir.
Dijital fotoğraf, bilgisayar illüstrasyonları, bilgisayar grafikleri,
video oyun tasarımı, film efektleri, elektronik müzik, bilgisa¬yar sanatı,
internet sanatı ve dijital imgelem, dijital sanatın alanlarıdır. N.K.
|
Dikilitaş (Fr. obélisque; Alm.
Obelisk)
|
Bir zafer ya da önemli bir olayın anısına dikilen yekpare yüksek taş.
|
Dikka ( dikke).
|
|
Dike (Fr. dikka; İng dikkah):
|
Camilerde mihrabın karşı tarafında bulunan yüksek ve etrafı
parmaklıklı mahfil. yer.
|
Diptik Resim
|
İki tuvalin ya da panelin menteşeyle birleştirilmesinden oluşan
resimleri tanımlamak için kullanılan terim. Bu form Roma'dan itibaren
geliştirildi ve tabletlerin yazılı mumlu yüzeyinin korunması için kullanıldı.
N.K.
|
Dipylon vazoları
|
|
Dikme
|
Ahşap yapılarda alt ve üst
taban arasına birbirine paralel olarak konulan direkler. Bunlara kuşak
dikmesi de denir. ( kuşaklama). Kapı ve pencerelerin iki tarafına konulan
ağaçlara da d. denir.
|
Dipteros ( tapınak).
|
|
Direk
|
Dikliğine duran ve’ taşıyıcı iş gören parça.
|
Direk başlığı
|
Direklerin üzerine konacak tabanların yükünü d.’nın tepesinden daha
geniş bir alana oturmak için kullanılan ağaç parçası.
|
Diri renk
|
Fazla karıştırılarak öldürülmemiş renklere denir.
|
Dirsek
|
Cumba ve balkanlorın altına konulan destek.
|
Dişli kalem
|
Taş yontucularının kullandıkları ucu dişli kalem. Bunlara taşcı
tarağı da denir.
|
Dişi kalıp
|
Bir heykelin, bir aletin ya da bir parçanın alınmış kalıbı olup içine
alçı, balmumu ya da maden dökülerek elde edilmesine yarar.
|
Divizyonizm (Fr.
divisionisme):
|
( yeni izlenimcilik).
|
Diyadem
|
Romalılar ve Yunanlılarda kralların başlarına koydukları kıymetli
taşlı taç.
|
Dizayn (İng. design):
|
Bu terim plastik sanatların bütün çeşitleri ile ilgilidir. Renkli ve
çizgi resimde, renklerin, biçimlerin düzenini ve dengesini; elişlerinde
biçemin bütünü ile yapacağı iş ve yapılmış olduğu madde arasındaki ilişkiyi
anlatır. Yani bir eserin yaptığı iş ile, yapıldığı madde arasındaki
ilişkilerin düzenini anlatır. Eşyada işe, boyutlarını, dokusunu ve rengini
kapsar. Hatta hazır eşyaların bir sergi halinde düzenlenmesi, bir odanın
düzeni anlamına da gelir. Öyle ki, planlamanın, ortaya koymanın ve
düzenlemenin her safhasını içine alır. Bu bakımdan Dizayn iş ya da sanat
alanında yapılan eserlerin her safhasını içine alan çalışmalar ile ilgilidir.
|
Dodekastil
|
Yunan tapınaklarından cephesinde 12 sütun bulunanı.
|
Doku
|
Bir sanat yapıtının yüzeyinin görünümü veya hissedilmesi. Nesnenin
görünümü veya hissi, düz veya parlaktan kaba veya mata kadar çeşitlenebilir.
Nesnenin karakterini anlamamızı sağlayan bu örüntü 'doku5 olarak tanımlanır.
Doğada varolan her şeyin yüzeyi kendi dokusu ile örtülüdür. Hem görme
duyusuna hem de dokunma duyusuna hitap eden doku, nesnenin iç yapısı ve dış
yapısı hakkında bilgi verir.
1) Resim, heykel ya da mimari biçimin yüzeyinin doğası.
2) Bir sanat eserindeki genel materyalin nitelikleri: örneğin bir
resimdeki fırça vuruşlarının ritmi.
Dominant Kompozisyonun bir parçasının vurgulanması, daha büyük bir
görsel ağırlığa sahip olması, daha önemli, daha güçlü ve daha etkili olması
durumu. Belirli bir renk, çizgi, obje ya da doku dominant olabilir. N.K.
|
Dolap
|
Bedesten ve çarşılardaki dükkânların eşyalarını koydukları dolaplar;
buna bağlı olarak dükkânlara da dolap denmiştir.
|
Dolmen
|
|
Domus
|
Eski Roma'da özel konuta verilen ad. Küçük evlerden saray tanımına
giren yapılara kadar çeşitli boyutlarda olabilirdi. Birçok ailenin barındığı
kiralık ev bloklarından oluşan insula'nın
tersine domus ek aile konutuydu; başlıca bölümleri atrium ve peristildi.
Ailenin günlük yaşamı, kare ya da dikdörtgen planlı
bir mekân olan atriumda geçerdi. Çevresinde sohbet etmek ve
dinlen¬mek için kullanılan bölmeler bulunan atriuma sokaktan prothyrum adı
verilen bir koridordan geçilerek ulaşılırdı. Atrium ile peristil arasında yer
alan tablinum ise açık bir yaşam mekânıydı. Tablinum'ım bir kenarında,
peristile geçilen bir hol (fauces) bulunurdu.
Atrium, evin tümünün bir atriumdan oluş¬tuğu Etrüsk konut
mimarlığından gelen bir öğeydi; peristil ise İÖ 2. yüzyıl dolaylannda-ki Eski
Yunan konutlarından alınmıştı.
Tipik bir örneği Pompei'deki Vetti Evi'nde görülen peristile, ailenin
özel yaşa¬mının geçtiği oecus (kabul odası), cubicu-lum (yatak odası), ala
(özel konuşmalar için niş) ve triclinium (yemek odası) gibi mekân¬lar
açılırdı. Pompei'deki Pansa Evi'nde ye¬mek odalannda, her biri üçer kişilik
üç sedir bulunuyordu, çünkü Eski Roma'da şölenle¬re en çok dokuz konuk
çağnlırdı. Aynı evin atrium ve peristilinde çepeçevre üst kat odalan da
vardı.
Roma'daki Palatium Tepesi, üstünde yer alan saray gibi büyük evlerle
ün yapmıştı. Domus Augustana, İÖ 55 dolaylarından kalma Domus Augusti (Livia
Villası) ve sonraları imparatorların konut olarak kul¬landığı Domus Tiberiana
(İS 80'de yıkıldı) bunlardan bazısıydı. Neron'un İS 65-68 ara¬sında yapılan
görkemli sarayı Domus Aurea da bu tepedeydi.
|
Dorik düzen ( sütun sistemi).
|
|
Döğme demir sanatı ( demir
döğme sanatı).
|
|
Dokümenta
|
1955 yılından beri Almanya'nın Kassel kentinde çağdaş avangard
çalışmaların toplandığı ve her beş yılda bir yaz aylarında düzenlenen muazzam
uluslararası sergileri tanımlamak için kullanılan terim. Dökümenta sergileri,
fikri¬nin babası profesör Arnold Bode’dir. Dökümenta sergileri, genellikle
bir tema üzerine organize edilir: Örneğin 1972 yılında düzenlenen dökümenta
sergisi 'gerçekliğin sorgu¬lanması’ teması üzerine; 1987 yılında düzenlenense
'sanat ve toplum’ teması üzerine yoğunlaşmıştır.N.K.
|
Döküm işleri
|
Heykel dökümü
sanatı. Burada sanayi dökümü konu değildir.
|
Dömitent (Fr. demiteinte; Alm.
Holbtöne)
|
Ararenk. Resimde iki ton arasındaki ara rengi.
|
Dörtlü çatı
|
Birbirini dikey olarak kesen iki beşik çatının biçimi. Üstten
istavroz biçiminde görünür.
|
Döşeme
|
Bir binanın ahşap, beton ya da taş zemini.
|
Döşeme kirişi
|
Karşılıklı iki duvar arasına atılmış krişler. Bunların üzerine döşeme
tahtaları çakılır.
|
Drapöri (Fr.):
|
|
Duvar resmi (Fr. peinture
murale; Alm. Wandgemö Wandmalerei):
|
Teknik olarak çeşitlidir. Kuru boya olarak çalışılmasına İtl. “a
secco”, sulu olarak çalışılmasına ise İtal. “a fresco” fresko resim denir.
Mumlu boyalar kullanılıyorsa “enkaustik” denir. Bu tekniklerin yanında
“mozaik”, “sgraffito” gibi duvar resmi çeşitleri yer alır. Duvar resmi tablo
resminden önce bulunmuş olup bütün bu yukarıda saydıklarımız ilk
uygarlıklardan bu yana önemini yitirmemiştir. Rönesans ve Barokta duvar resmi
tavan ve duvarlarının dekore edilmesinde önem kazanmıştır.
A.T.
|
Duvar semeri
|
Bir duvarı yağmurdan korumak için üst kısmının iki tarafa yuvarlak
meyilli yapılması.
|
Dühenk
|
Eski hamamların kül hanlarında yanan ateş dumanının cehennemlikten
geçtikten sonra havaya çıkmak için hamam duvarları içinden geçtiği ince baca
delikleri.
|
Dünyanın Yedi Harikası — (Fr. - Les sept merveilles du monde; Alm.
Sieben Weltwunder):
|
Acaibi-Sabai Alem. İlk büyük uygarlıklar zamanında yapılmış olan
dünyanın 7 büyük anıtına denir. 1— Mısır piramitleri; 2— Babilde Semiramisin
yaptırdığı Asma Bahçeleri; 3— Efesteki Artemis Tapınağı; 4- Olempte Fidyas’ın yaptığı Zeus
Heykeli; Halikarnas (Bodrum) ta Karya kralının karısı Artemisia tarafından
kocası için yaptırılmış anıt yapı
Maussoleion; 6- 120 m yüksekliğindeki İskenderiye Feneri 7— Rodosta
M.Ö. 260 da Güneş tanrısı Helyos adına dikilen muazzam heykel. Bacakları
arasından gemilerin geçtiği anlatılır.
|
Düzbaskı (Litografi).
|
Sözlük
▼
Sanatçılar
▼
Sanatçılar
▼
Sanat Tarihi
▼
Akımlar
▼
Sanat Alanları
▼
Mimarlık
▼
Müzik
▼
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder