Ebad
|
Birşeyin en boy ve yükseklik
ölçüleri. En ve boy için de söylenir.
|
Eboş (Alm. Erster, Entwurf)
(Fr. ébauche):
|
1— Bir sanat eserinin ilk durumu. Bu sözcük büyük çizgilerle taslak
haline getirilmiş bir tablonun ilk düşünülmüş durumu için kullanılır. Heykel
için de kullanılır. - 2— Kaba, geliştirilmemiş iş.
|
Ebru kağıdı
|
Kitre, kala gibi yapıştırıcılarla yoğunlaştırılmış su üzerine,
terbentin ile sulandırılmış yağlı boya damlatılarak yapılan süse, yatırılan
kağıtla alınan resim. Kitle, sıcak suda daha çabuk erir. Ancak en iyisi
kitreyi su içinde bekleterek yumuşatmaktır. Ebru kağıdının bir de toz boyayı
zamk ve öldle karıştırılarak yapılanı vardır.
Ebru kağıdı Osmanlı Sanatında önemli bir yer alır.
|
Edikula (Lat. aedicula: "tapınakçık")
|
Edikul olarak da bilinir, üçgen ya da kemer biçimli bir alınlığı
taşıyan iki sütunla çerçe¬velenmiş, bir Antik Çağ tapmağının ön yü¬züne
benzeyen küçük girinti. İçine genellik¬le bir heykel yerleştirilirdi. Helen
ve Roma mimarlıklarında zafer takı, hamam gibi önemli yapılann cephelerinde
uygulanırdı. Rönesans'ta ve daha sonraki yeni-klasik mimarlık akımlannda
yapılann hem içinde, hem de dışında büyük duvar yüzeylerine hareketlilik
kazandırmak amacıyla kullanıl¬dı. Daha genel anlamda, benzer biçimde çerçevelenmiş
pencere ya da kapı gibi açık¬lıklara da edikula adı verilir. A.B.
|
Ehl-i hibre
|
Sanat eleştiricisi.
|
Ehram (piramit).
|
|
Eklektizm
|
Artistik yaratıcılığın eksikliğini kendinde duyanların başka çağların
sanatlarına yönelmelerine ve onların değerli taraflarını alıp birleştirmeğe
denir. Rönesanstan sonraki Maniyerist devir ressamları eklektizme önem
vermişlerdir.
|
Ekleme dişi (Fr. amorce, arrachement,
harpe; İng. toothing, totthing, stones; Alm. Ansatz, Zahn steine.
Verzahnung):
|
Bir duvarı sonradan yapılacak bir duvara bağlamak için köşelerde
çıkıntı olarak bırakılan taş ya da tuğlalardan herbiri. ( bağlantı taşları).
|
Eksedra (Fr. exédre; İng.
exedra; Alm. Exedra):
|
Genel olarak camilerde yarım kubbelerin her iki yanında cami mekanını
genişleten çeyrek kubbeli bölümler.
|
Ekslibris
|
Lat.’den gelir. Bir kitabın
kime ait olduğunu belirten işareti taşıyan kağıt. Bu, genel kaide olarak
kitap kapağının iç- tarafına yapıştırılır. 15. y.y.’da ilk kez tahta baskı
olarak yapılmış, sonra da bakır oyma yapılmağa başlamıştır. Ekslibris, bir
şahsın isminin harfleri ile, sembolik ve allegorik temsil edici figürlerle
yapılmaktadır. Barok devrinde bütün Avrupa’ya yayılmış, 19. y.y.’da kitap
sanatının gelişmesi üzerine bütün dünyada önem kazanmıştır.
|
Enderun
|
Sarayın padişahlara ayrılan kısmına denip, burada saray
hizmetinde çalışacakların yetiştirilmeleri ve yatmaları için yerler
bulunurdu. Buraya gelenler bilim, din, edebiyat ve sanat öğrendiklerinden
enderun bir okul anlamı taşırdı.
|
Enformel sanat - (Fr. art informel):
|
Geometrik biçimlere dayanmayan
sanat. Bilimsel teknoloji çağı diye
adlandırılan zamanımız için
katı biçimli bir dünya tasarlayanlara, geometrik biçimler ve bunların ölçülü
konstrüktivizmine karşı olanlarca
1930'lardan sonra ortaya
atılan bir sanat görüşü. Uzunca süre 20.
y.y. estetiğinin çekirdeğini oluşturan konstrüktivist
anlayış üzerine kuşkular uyandıran e. taraftar¬ları giderek nesnesizlikten
biçim yokluğuna değin bir çalışma içine girdiler. E. anlayışında olanlar,
resimlerinde strüktürler, tekstürler ve malzeme kırıklıklarının etkilerine
değin yeni bir çok şeyi resme soktular. Kısacası e. düzeyinde her türlü boya
ve malzeme denemeleri de yapıldı.
Lirik soyutlama anlayışı da enformel sanat içinde yer
almaktadır.
|
Enkaustik ( mumlu boyalar).
|
|
Enstelasyon
|
|
Enteriyör (Fr. intérieur; Alm.
Intérieur):
|
Bina içini gösteren resim. Ortaçağda enteriyör bazı çizgilerle ima
edilmiştir. İlkkez 15. y.y.'dan itibaren perspektif kurallarına uygun olarak
enteriyör resmi başlar. ( perspektif).
|
Epigrafi (Fr. épigraphie; ing.
epigraphy; Alm.Epigraphik, inschriftenkunde):
|
Kitabeleri okuma ve çözme bilimi.
|
Epik (Fr. épique):
|
Destani.
|
Epistil (Fr. épistyle; Lât. ve
Yun. epistylion):
|
Arşitravın yerine kullanılan bir kelimedir. ( arşitrav).
|
Epitaf (Alm. Epitaph; Yun.
epitaph):
|
Kilise içinde ya da dış duvarında bir ölünün anısı için konulan ve
ölüyü yalnız ya da ailesi ile birlikte dua eder biçimde gösteren taş ya da
madenden levha.
|
Ekzotizm (Fr. exotisme):
|
Yabancı ülkelerin sanatlarına olan hayranlık. Eksotizm Fransız
klâsisizmi zamanında Fransa’da Doğu hayatına olan ilgide görülür. 19. y.y.
başında yabancı kültürlerle yapılan temas bu e.'e olan ilgiyi yaratmıştır.
|
Erekteion - (Fr. Erechthéion; Alm. Erechtheion):
|
Atinada Akropolda inşa olunmuş karyatidli bir tapınaktır. (
karyatid).
|
Erguvan rengi
|
Erguvan çiçeği renginde mora çalan bir kırmızı renk.
|
Eros
|
Eski Yunanlılarda aşk ilâhı olup buna Romalılar Küpidon derlerdi.
Bilhassa rokokonun kubbe resimlerinde küpidonların uçuştukları görülür.
|
Erotik (Fr. erotique):
|
Şehvet uyandıran resim ve saire gibi şeylere verilen addır, aşklı.
|
Eskitaş Devri
|
|
Esas kubbe
|
Osmanlı Türk mimarisinde camiin esas payelerinin üzerine oturan kubbesine
denir. Bunun etrafında ve buna
bağlı olarak yarım kubbeler ve küçük kubbeler vardır. ( kubbe).
|
Esas renkler
|
Sarı, mavi, kırmızı renklere denir.
|
Esatir
|
Mitoloji karşılığıdır. ( mitoloji ).
|
Eser
|
Bir sanatçının tamamen ken¬di yaratıcı gücüne dayanarak ortaya
çıkardığı yapıt.
|
Eskiz (Fr. esquisse; Alm.
Skizze; hal. Schizzo = Şizzo
|
): Bir resmin, heykelin ya da mimari eserinin kafadaki tasarımını
veren taslağı. Eskiden e. yalnız çizilmiş bir taslak olarak anlaşılıyordu.
Bugün ise bu sözcük heykel ve mimari taslaklar için de kullanılmaktadır.
|
Esprit-nouveau (Fr. L’Esprit
Nouveau)
|
Fransız ressamı Ozenfant ile mimar ressam Le Corbusier’in l9l8’de
kaleme aldıkları pürizm (= purisme) programında, kübizmi süsleyici öğelerden
arıtmayı benimsemişlerdir. Esprit-nouveau, 1921 ile 1925 orası bu iki
sanatçının çıkardıkları bir derginin adıdır.
|
Estamp (Fr. estampe):
|
Çinko, bakır, lito taşı, tahta ya da linolyum üzerine yapılmış olan
resim çalışmalarının kâğıda basılmış olanına denir. Japonların bu alandaki
tahta baskı estamplar, iyi örneklerdir.
|
Estet (Fr. esthéte):
|
Güzel sanatları seven ukala, züppe insanlara denir. Estetisien ile
karıştırılmamalıdır.
|
Estetikçilik
|
19. yüzyılın son çeyreğinde
Avrupa'da edebiyat ve sanatta "güzellik için güzellik" ilkesini
savunan akım. Yararcı toplumsal felsefelere ve sanayi toplumunun
çirkinliğiyle zevksizliğine tepki olarak gelişmiştir.
Akımın felsefi temelleri 18. yüzyılda, estetik ölçütlerin ahlak,
yararlılık ya da zevk karşısında özerk olduğunu savunan Immanuel Kant
tarafından ortaya kondu. Almanya'da Goethe ve J. L. Tieck gibi yazarlar,
İngiltere'de Samuel Taylor Coleridge ve Thomas Carlyle bu görüşü daha da
geliştirdi. Madame de Staël, Théophile Gautier ve "sanat için
sanat" (l'art pour l'art) deyişini 1818'de ortaya atan Victor Cousin de
estetikçiliği Fransa'da yaygınlaştırdı.
İngiltere'de Ön-Raffaellocular,
1848'den başlayarak estetikçiliğin tohumlannı attılar; Dante Gabriel
Rossetti, Edward Burne-Jones ve Algernon Swinburne bilinçli bir ortaçağcılık
yoluyla ideal güzelliğe duydukları özlemi dile getirdiler. Oscar Wilde ve
Walter Pater'in yazilarıyla Aubrey Beardsley'in The Yellow Book dergisinde
yayımlanan illüstrasyonları da hareketin tutumunu yansıtıyordu. Ressam
James McNeill Whistler ise estetikçiliğin amaçladığı ince duyarlılığın
geliştirilmesinde belki de en ileri noktaya vardı.
Estetikçiliği eleştiren yazarlar arasında William Morris, John Ruskin
ve ahlaktan kopuk bir sanatın değerini sorgulayan Leo Tolstoy sayılabilir. Bu
akımı alaya alanlar, taşlama konusu yapanlar da olmuştur. Öte yandan, dikkati
biçimsel estetik üzerine yoğunlaştıran bu hareketin Roger Fry ve Bernard
Berenson'un tam anlamıyla gelişmiş sanat eleştirileri üzerindeki etkisi
yadsına¬maz. Fransız simgeselciliğiyle büyük benzerlikler de taşıyan
estetikçilik Arts and Crafts hareketinin oluşmasına ve art nouveau'nun
gelişmesine de katkıda bulunmuştur. A.B.
|
Estetisyen
|
Sanattaki ” güzel” üzerinde
incelemeler yapan ve bunun uzmanı olan kimse
|
Estomp (Fr. estompe):
|
Eskiden karakalem ve kömür tozu ile yapılan resimlerde yumuşak
etkiler kazanmak için kullanılan deri ya da kâğıttan yapılmış kalem.
Estompla, karakalem ve tozunu kağıt üzerinde kullandıktan sonra sürtüp
sertlikler dağıtılırdı. 19. y.y. Avrupa’nın akademik resminde çok
kullanılmıştır.
|
Eşik
|
Bir kapının döşemeye gelen
kısmına denir.
|
Eşik taşı ya da ağacı
|
Eşik yerine konulan taş ya da ağaca verilen isimdir.
|
Ev
|
Mesken, barınacak yer anlamınadır. Ev insanlığın toprağa yerleşmesi
ile ortaya çıkmıştır. Biz buradan ilk çiftçilerin bir yere yerleştiklerini
anlıyoruz. Alm. Bauer = çiftçi sözcüğü bouen = inşa etmek’ten gelmektedir.
|
Eyvan
|
Büyük Selçuklular ile Anadolu Selçuklularının cami ve medreselerinde
görülen avluya bakan tarafı açık, üç tarafı kapalı, üstü tonozla örtülü
yerden yüksekçe zeminli oylumlara denir.
|
Sözlük
▼
Sanatçılar
▼
Sanatçılar
▼
Sanat Tarihi
▼
Akımlar
▼
Sanat Alanları
▼
Mimarlık
▼
Müzik
▼
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder