Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

1923-50 Dönemi Türk Resmi



1923-50 Dönemine Genel Bakış.
Mustafa Kemal Atatürk Dönemi

Buradaki zamansal belirleme, dönemin siyasi arka planıyla ilişkili. Cumhuriyet’in kuruluşundan çok, partili siyasal düzene geçişe kadar olan evreye genel olarak bir bakış. Dönem uluslaşma sürecinin sancılı siyasi ve sosyal gelişmelerini içeriyor. 

“Türkiye Cumhuriyeti yeni bir toplumsal, siyasi ve ekonomik çehreye bürünmekteyken Atatürk ve arkadaşları, bu kabuk değiştirme sürecinde kültürel alandaki gelişmelere büyük önem vermişlerdir. Onlar için Cumhuriyet'in kültürel kimliğini ortaya koyabilmesi bir zorunluluk taşımaktadır. Kültürel alandaki gelişmelere, Cumhuriyet'in varlığının ana şartı olarak bakmaktadırlar. Atatürk, 22 Ocak 1923'de Bursa Şark Sineması'nda yaptığı konuşmada: "Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin icab ettirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin tarik-i terakkide yeri yoktur."demekteydi. Dönemin Maarif Vekili Mustafa Necati ise güzel sanatların önemini şu şekilde vurgulamaktaydı: "Bir yandan bizim gibi devrim geçiren ulusların ülküsü, ülküleri sanat yapıtlarıyla saptanır. Yine o yolla gelecek kuşaklara aktarılır." [İNAN, M. Rauf; Mustafa Necati, T.İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1980, s.137]

(…)Cumhuriyet'in ilk yıllarında devletin sanat ve sanatçılardan bazı beklentileri olmuştur. Bunların en önemlisi, sanatçıların yapıtları yoluyla Cumhuriyet ilke ve inkılaplarını ve yakın geçmişte yaşanmış olan kahramanlıklarla dolu Kurtuluş Savaşı'nı gelecek nesillere aktarmaları ve toplumu bu yönde etkilemeleridir.

1923'de 7. Galatasaray Sergisi'nin açılışında Atatürk'ü temsilen bulunan Hamdullah Suphi Bey, bu beklentileri açıkça dile getirmiş ve sanatçılarımızın ulusal konuları ele almalarını istemiştir. Nitekim, 1924'de düzenlenen bir sonraki sergide, ulusal konulara ağırlık verildiği ve yapıtların pek çoğunun resmi kurumlar tarafından satın alındığı görülür.

Devlet, bu beklentiler doğrultusunda bazı girişimlerde bulunduğu gibi, sanatın gelişebileceği bir ortama zemin hazırlama çabası içerisine de girmiştir. Güzel Sanatlar Akademisi yenilenmiş, 1924 yılından itibaren sanatçılara Avrupa bursu verilerek yurtdışında eğitimlerini tamamlamaları sağlanmıştır. Ayrıca 1926 tarihli bir kararla, Ankara'da açılan sergilerin resmi sergi kabul edilmesi ve ödüller verilerek belli sayıda yapıtın bir müze kurmak üzere satın alınması ön görülmüştür. Bu son girişim aynı zamanda, Ankara'nın sanat etkinlikleri açısından hareketlenmesi yönünde bir gelişmeye kaynaklık etmiştir ve devletin sanata olan desteğini belli ölçütlere bağlama arayışının bir neticesidir. 1932'de kurulan halkevleri ise, toplumun kültür ve sanata olan duyarlılığının gelişimi açısından olduğu kadar, sanatçılara sergi açabilecekleri mekan sağlamaları nedeniyle de önemlidirler.” (Cumhuriyet Dönemi Türk Resmi. Lebriz.com)


Yukarıda belirtilen bu ortam içinde, Cumhuriyet Türkiyesi’nin yeniliğe ve çağdaş dünyaya açılma politikasını, sanatta en günceli yakalama şeklinde yorumlayan sanatçılar, aradaki açığı kapatma ve batının sanat hareketine eklemlenme kaygısını da taşımışlardır.

Nazmi Ziya başta olmak üzere İbrahim Çalı ve Hikmet Onat’ın İstanbul’un değişik yörelerini konu alan peyzajları, daha sonra 1928 kuşağı olarak bilinen Müstakiller Grubunun çalışmalarına da zaman zaman yansıyacaktır.

Çallı kuşağının renkçi tutumu yanında Müstakiller’ in çizgiye ve kuruluşa, yapısalcılığa öncelik veren resimleri, Refik Epikman, Cevat Dereli, Ali Avni Çelebi, Zeki Kocamemi, Muhittin Sebati’de olduğu gibi kübist inşacı kökenli eğilimlerden kaynaklanır. İlk kadın ressamlarımızdan Hale Asaf ile Mahmut Cüda’nın resimlerinde de bu eğilimlerin payı seçilebilir. Müstakilleri genel olarak betimleyecek bir olgu da akademizme karşı çıkıştır diyebiliriz. 

Yaşamının büyük bölümünü Paris’te geçiren ve Fransa’da ölen Fikret Muallâ’ya, özgür kişilikçi anlayışların yurt dışındaki temsilcileri arasında özel bir yer vermek gerekecektir. Bu sanatçı, 1940’lı yıllarda Fransa’ya göçen Abidin Dino, Mübin Orhon, Nejat Devrim, Avni Arbaş, Selim Turan gibi ressamların yer aldığı grup içinde, ününü yurt dışına da taşırmış olan sayılı ressamlarımızdan biridir.
1933 de kurulan “D Grubu” izlenimci teknikleri reddediyor, kompozisyonu kübist ve konstrüktivist anlayışlardan esinlenen, desenin sağlamlığına dayalı bir düzen ve yapı üzerine oturtmayı amaçlıyordu.
1940 yılları Türk resminde toplumsal gerçekçi akım paralelinde çalışan ressamlar açısından da önem taşır. Nuri İyem ve arkadaşlarının Yeniler ya da Liman Ressamları adıyla kurdukları grup, önceleri bu ortak anlayış çevresinde çalışmış, daha sonra grubun dağılmasıyla kişisel düzlemde bu çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Yeniler, D Grubunun biçimciliğine karşı  hayatın gerçekçiliğini, toplumsal temaları öne çıkarıyordu.

Çağdaş Türk resminde yöresel eğilimlerin öncüleri de gene bu dönemde ortaya çıkmıştır. Başta Turgut Zaim olmak üzere, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nurullah Berk, Cemal Tollu gibi sanatçılar, resim sanatımıza ulusal bir kaynakla beslenen özgün yöresel eğilimleri temel almış ve çalışmalarını daha çok bu yönde sürdürmüşlerdir. Böylece 1933’te kurulmuş olan D Grubu’nun çağdaş yenilikçi eğilimlere uyum sağlamayı amaçlayan programı karşısında, yeni bir seçenek oluşturulmuş oluyordu. Ne var ki, bu seçenek, toplu bir hareket ya da ilkeleri saptanmış bir program niteliği taşımıyordu.

İkinci Dünya savaşı sonrasında, 1950’li yıllara doğru, Bedri Rahmi atölyesinden yetişecek bir başka grup olan 10’lar Grubu hocalarının yerel kültür kaynaklarına dikkati çeken uyarılarından hareketle, köklü bir resim kültürü üstüne kurulu yöresel gözlem yeteneğini geliştirecek ve her biri bağımsız araştırma bilinçlerinden kaynaklanan yönelişlerin temsilcileri olacaklardır.

“Cumhuriyet'in ilk yıllarının ve kısmen İkinci Dünya Savaşı yıllarının genel karakteristiği olan grup halinde hareket etme ve sergiler açma eğilimi, savaşı izleyen dönemde yerini belirgin bir şekilde kişisel çabalara bırakmaya başlamıştır.”Lebriz.com”


Yararlanılan kaynaklar: 
Axis 2000
Gelişim Hacette 
Lebriz.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder