Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Anadolu Selçuklu Mimarisi III Kervansaraylar

Türklerin Anadolu’ya gelişlerinden sonra İpek Yolu’na bağlı olarak yapılan yeni yollar bu yollar üzerindeki kervansaraylar, Anadolu’yu Doğu Batı arasında ticari bir köprü durumuna getirdi. Kesmetaş (veya moloz taş) malzemenin kullanıldığı kervansaraylar her türlü saldırıya karşı koyabilecek sağlam duvarlar, burçlar ve kulelerle birlikte ele alınmıştır. Taçkapıların dışında bezemeli olan bu yapılar genellikle önde bir açık avlu, arkada daha dar, kapalı bir hol bölümünden oluşur. Sultan hanı adı  verilen şemaya sahip yapılarda avlunun merkezinde Köşk Mescit yer alır. Mescit bazen girişin üzerindedir, açık avluda eyvan sayısıyla, kapalı holün bölüm sayısı değişebilmektedir. Bazı hanlarda sadece açık avlu etrafında eyvanlı bir düzen vardır. Selçuklular ticaretin gelişmesi için, 30-40 km’lik mesafelerden oluşan menzillerde kervansaraylar yaptırmışlardır. Buralarda- konaklayan yolcu ve tacirlerin güvenliği sağlanmıştır.




Anadolu’da Selçukluların yüksek kültürünü en canlı şekilde aksettiren eserler, Denizli’den, Erzuruın, Kars ve Iğdır’a, Kütahya’dan, Malatya, Bitlis, Ahlat’a, Antalya’dan, Sinop ve Samsun’a kadar uzanan yollar üzerinde yükselen kervansaraylardır. Bunlar, Anadolu’da Selçuklu saltanatının kudretinin büyüklüğünü ve teşkil sağlamlığını gösteren abidelerdir. Diğer eserlerde olduğu gibi, bunların da planları ve bazı süsleme motifleri yine Karahanlı, Gazneli, Büyük Selçukluların Ribat adım verdikleri daha önceki Türk kervansaraylarına dayanmaktadır. Fakat Anadolu’da Sultan Han veya Han adını alan kervansaraylar artık tamamıyla gelişmiş bir kesme taş mimarisi ile çok abidevi eserlerdir. Dini yapılarda zaman zaman tuğla ve bazen tuğla, kesme taş karışımı değişik malzeme kullanılmışsa da, hanlar yalnız taştandır. Bazı medreseler dışında dini yapıların çok defa göz alıcı süslemelerle, mütevazi ölçüde yapılmasına karşılık, kervansaraylar, Anadolu Selçuklu mimarisinin gerçekten sarayları andıran çok büyük ölçüye varmış en gösterişli abideleridir. İtalyan Gotik katedrallerini andıran bu muazzam mekan yapıları, Ortaçağ’da Anadolu’nun en önemli kervanyolları üzerinde, ticaret, sosyal yardım ve aynı zamanda kültür müesseseleridir.

Bunların hepsi de Selçuklu sultanları ve onların vezirleri tarafından, XIII. yy. boyunca yapılmıştır. Çoğunda hamam, cami, kütüphane ve yolcularla hayvanların ihtiyacım karşılayacak hekim, baytar ve her çeşit tamir için ustalar bulunuyordu. Birisi kitabesiz olarak sekiz kervansaray, sultanların eseri olup, bunlardan Alay Han, Kılıçarslan II. (1156-1192), Evdir Han İzzeddin Keykubat 1. (1210-19), İki Sultan Han ve Alara Han  Alâeddin Keykübad I (1219-36), İncir Han ve Kırkgöz Han ile, Eğridir Han Gıyaseddin Keyhüsrev (1236-46) tarafından yaptırılmıştır.
 
Bunlar dışında birçoğu yıkılmış olduğu halde, planı bilinen 59 kervansaraydan başka son araştırmalarla 35 Selçuklu hanı daha tesbit edilmiş olup, yüze yakın eser, sayıları yüzleri aşan bu abidelerden geri kalan hatıralardır. Bunların taş süslemeler, kitabeler ve çeşitli yeniliklerle zenginleştirilmiş mimarisi, kalan abidelerin ihtişamına bakarak yıkılmış olanların da eski durumu göz önüne getirilirse, Anadolu’da, Selçuklu sanat ve kültürünün şahane tablosu canlanır.
Oktay Aslanapa, Türk Sanatı, Kervan 

Anadolu kervansaraylarının en erken örneklerinden biri olan, Divriği-Kemah ve Kemah-Arapkir -Mala arasındaki Burma Han’ın XIII. yy’a tarihlenen bir Mengücüklü yapısı olduğu sanılmaktadar. Yapı esas itibariyle bir kapalı bölüm ile bir açık avludan meydana gelir. Bugün güney ve doğu kısımları tamamen yeni yapılarla örtülmüş olan avlunun eyvanlı olduğu anlaşılmaktadır. Kapalı kısmın sahını üçe bölünmüştür.

Karahan eski Divriği-Kangal kervan yolunun 2 km kadar kuzeyindedir. XIII. yy’ın ikinci çeyreğinde Ahmet Şah zamanında yapıldığı sanılır. 10,80 x 13,50 m ölçütünde olan yapının, üç tonozlu kapalı bir bölümünün bulunduğu sanılmaktadır.


1192’de tamamlanmış olması gereken Alay Han’ın II. Kılıç Arslan tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Sultan hanların ilk örneklerinden Alay Han’ın avlusu yıkılmıştır; ortadaki tonozun iki yanında yedişer tonoz vardır; taçkapıda geometrik bezemeler, mukarnasların altında iki gövdeli, tek başlı aslan figürü bulunur.

Şemseddin Altınapa tarafından yaptırılan Konya-Beyşehir yolunda, avlu ve kapalı bölümden oluşan Altınapa Han 1201’e tarihlenir. Avlusunda ahır bölümü, araba ve hayvanlar için olduğu sanılan bir bölüm ve mescit yer alıyordu; kapalı bölüm, üçe bölünmüş, tonozlarla kapatılmıştır; orta bölüm yan bölümlerden daha yüksektir.



Beyşehir yolu üzerinde 1. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde yaptırılan Kızılören ve Kuruçeşme hanları da önemli yapılardır.

Antalya-Isparta yolu üzerindeki, 1214-1218 (veya 1210-1219) tarihlerinde yaptırılmış Evdir Han, diğer Anadolu kervansarayları gibi iki bölüm halinde değildir; avlu dört eyvanlı olarak ele alınmıştır; etrafındaki beşik tonozlu hücreler, hayvanlar ve yükler içindir; taçkapıda geometrik bezemeler vardır. Sivas-Malatya yolunda, kapalı kısmı 1218’de, avlusuysa l223’te tamamlanan Kadın Hanı sadece üç bölümlü kapalı kısmı günümüze gelebilmiştir.


Kronolojik sıralamada, Eğirdir-Akşehir yolu üzerindeki önemli bir yapı olan (Mübarizzeddın Ertokuş’un 1223’te yaptırdığı) dikdörtgen şemalı, kapalı kısım ve avludan oluşan Ertokuş Han’dan sonra en önemli bir yapı da, Konya-Aksaray yolundaki Sultan Han 1229’da 1. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılan bu kervansaray, taçkapıdaki altıgen madalyonlar içinde yer alan yazıta göre e Muhammed bin Havlan Ed-Dımışki tarafından yapilmıştır. Anadolu’daki en büyük han olan bu yapı, aynı eksen üzerine, kapalı kısmı daha dar iki dikdörtgen mekândan oluşmuştur. Avlusunda yeralan Köşk Mescit en dikkat çeken bölümdür. Açık ve kapalı kısmın taçkapılarında yoğun bir bezeme göze çarpar.




1232-1236 arasında Sultan 1. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılan Kayseri - Sivas yolu Üzerindeki Sultan Han, geniş açık avlulu ön mekan ve kapalı kışlık bölümden meydana gelen önemli bir yapıdır. Yukarıda aynı adla anılan hanın planı burada da tekrarlanmıştır. Burada iç ve dış kapıdan çok, Köşk Mescit’in bezemeleri ilgi çeker. Özellikle kemer kilit taşında başları karşı karşıya gelen ejder kabartmalarıyla ünlüdür.


Antalya-Alanya yolunda bulunan, Alara Han, yazıtına göre 1232’de Sultan 1. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. Duvar dışına taşmayan taçkapıdaki yazıt, alt uçlarda birer arslan başıyla sona ermektedir. 7,26 x 7,43 m ölçülerinde olan avludan misafirlerin kaldığı kısımla, servis odalarına, çeşmeye, mescide ve galerilere geçilir. İç taçkapı misafirlerin kaldığı bölüme açılır. Misafir odalarının ve eyvanların arka duvarlarında yeralan pencerelerden herbirinin yanında dışarı çıkıntı yapan taş, arslan başına benzer masklar halinde yontulmuştur. Bunlara benzer yontulara yapının çeşitli bölümlerinde rastlanır.

1230’da Esedüddin Ayaz bin Abdullah el-Şihâbi tarafından yaptırılmış olan Çardak Han, kare bir avlu ile beşe bölünmüş sahınlı kapalı bir bölümden meydana gelir.

Zazadin Han, kitabelerine gören Sadeddin Köpek tarafından inşa edilmiştir (1235-1237). Bir avlu ile kapalı bir bölümden oluşan kervansarayda taçkapının yan tarafı alındığı ve mescidin taçkapı üzerinde yer aldığı dikkati çekmektedir.

Beydiğin Köyü yakınında Kargı Çayı kenarında bulunan Kargı Han, II. Gıyaseddın Keyhüsrev (1236-1246) döneminde yapılmış, klasik planı tekrarlayan bir kervansaraydır.




Bunlardan başka Anadolu’da yer alan önemli kervansaraylardan Aksaray yakınındaki Ağzıkara Han’ın (1231-1237) avlusunda önemli Sultan hanlarında olduğu gibi bir köşk mescit yer almaktadır. Köşk mescit ve dış taçkapı zengin geometrik süslemelere sahiptir.

Kayseri-Elbistan yolu üzerindeki Karatay Han’ın (1237-1241) dış taçkapısında yer alan maske şeklindeki insan başı kabartmaların tılsım ve nazarlık olarak işlenmiş, hayat ağacının altında yer alan siren figürlerininse koruyucu hayvanlar olarak düşünüldüğü ileri sürülmektedir.
Selçuklu kervansaraylarının gösterişli üslubu Anadolu Selçuklu devletinin kuruluşundan yıkılışına kadar olan dönemde kesintisiz devam eder.
Kervansarayların, Osmanlı döneminden önce ele alınan Beylikler döneminde çok fazla örneği yoktur. Selçuklulardaki menzil hanları tipinden çok, daha sonra Osmanlı döneminde olduğu gibi, şehir içi hanları yaygındır. Bu dönemlerde kervansaraylar şehir içinde, şehir dışında yollar üzerinde olmak üzere iki ayrı çevrede gelişmiştir.
Théma Larousse

Anadolu Selçukluları'nın kervansarayları han ya da sultan hanı gibi adlarla da anılır. Bunların Türkistan’daki örnekler gibi dört eyvanlı, üstü açık avlulu yapılanları vardır. Bu türe örnek olarak I. İzzeddin Keyküvus tarafından Antalya’dan 13 km uzaklıkta kurulan Evdir Hanı gösterilebilir.



Avlusuz, üstü örtülü tür ise Anadolu’ya özgüdür. II. Gıyaseddin Keyhusrev tarafindan Antalya Alaiye (Alanya) yolu üstünde yaptırılan Şarapsa (Şerefza) Hanı gibi tek sahınlı bir örneği günümüze kalmıştır. Sahın sayısının beşe kadar çıktığı daha büyük kervansaraylar da vardır.


Örnekler arasında 1239’da Antalya-Burdur yolu üstünde yapılmış olan İncir Hanı, l246’da yapılmış olan Susuz Han ve Konya-Ankara yolu üstündeki 1330 tarihli Horozlu Han bulunur.

Birinciyle ikincinin karışımı olan bir üçüncü tip de ikiye ayrılır. İlki, avlulu bölümle üstü örtülü bölümün uç uca eklendiği türdür. 1. Alaeddin Keykubad tarafından 1229’da Konya- Aksaray arasında yaptırılan Sultan Hanı bu türe girer. İkincisi ise avlulu bölümle kapalı bölümü kaynaştıran türdür. Bunun da örneği gene 1. Alaeddin Keykubad tarafından 1232’de Antalya-Alaiye (Alanya) yolu üzerinde yaptırılan Alara Hanı’dır.

Kentler arası yollar üzerinde bulunan kervansaraylar Osmanlı döneminde önemini yitirmiş, yerlerini daha çok kent içi konaklama yapılarına bırakmışlardır. A.B.


Ortaçağ'da Anadolu'da Kervan Yolları ve Kervansaraylar

2 yorum: