Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Lidya Sanatı

Lidya

Lidya ( Lydia) Sanatı

Mimarlık
M.Ö. 6. yüzyıl Lydia evlerinin özelliklerinden söz eden Herodotos’un anlatımının doğruluğu, en yeni kazılarla onaylanmıştır. M.Ö. 6. yüzyılın ortalarında Sardes’te yaşayan halk tabakasından kişilerin evlerinin genel nitelikleri şöyledir: Temeller ırmak ya da tarla taşlarından yapılmış, döşeme sert, sıkıştırılmış kil kullanılmıştır. Temel duvarlarına göre daha dar olan üst duvarlar da, yine aynı türde moloz taşlarla yapılmış, bunların üzerine kerpiç bloklar yerleştirilmiştir; damlarda örtü olarak daima saz kullanılmıştır; kapı eşikleri mavimsi taşlarla belirtilmiş, kapı pervazları genellikle çok ince yapılmıştır. Evler birbirine bitişik düzendedir ve bazen avluya benzer açık bir alana açılırlar. 1 ya da 2 odalı olan evlerin iç düzenlerinde ocaklar, depolama çukuru ve çöp çukurları en önemli öğeleri oluştururlar. Taş temel ve kerpiç duvarlı bu tür evlerin yanında, M.Ö. 6. yüzyılda, Kroisos döneminde, ahşap iskelet üzerine pişmiş toprak levhalarla kaplı yapılar da ortaya çıktı. Üzeri boya ile bezenmiş kabartmalarla süslü bu kaplama levhaları Yunanistan’ dakilere benzerlik gösterir.

Lydia mimarlığında ilginç bir zıtlık göze çarpar. Bu zıtlık, saz ve çamurdan yapılmış ev ve dükkânlar ile Bintepe kralı mezarlığındaki mezar odalarının özenli taş işçiliği arasındadır. Örneğin, Alyattes’e ait mezar odasının çok büyük bir ustalıkla yontulmuş tavanındaki bazı taş blokların uzunluğu 4m., genişliği 1.40m. ve yüksekliği de 1 m.’ye değin varmaktadır.
Sardes’in çok zarif mermer yontular ve yine mermerden genel ve kutsal yapıları ile ün yapmasına karşılık, halk ahşap çatılı, kerpiç duvarlı yapılar içinde çalışıp, yaşıyordu. Herodotos M.Ö. 499 yılında lonialı ihtilalcilerın Sardes’e karşı giriştikleri ani saldırıyı anlatırken, kentin, saldırganların eline geçmekle birlikte, yağma edilemediğini bildirir. Bunun nedeni, Sardes kentinin çok kolay yanmış olmasıdır. Çünkü, evlerin büyük bir bölümü sazdan inşa edilmişti, hatta kerpiçten yapılmış olan birkaç tanesinin de dam örtüleri sazdandı. Bu nedenle, bir evin tutuşmasından hemen sonra, yangın öbür evlere de sıçramış ve çarçabuk yayılıp, saldırgan Ionialılar’a talan edecek bir şey bırakmamıştı.


Bugün Lydia’ nın ve sanatı ile ilgili bildiklerimizin tümü Sardes kazılarında bulunan eserlere dayanır. Bu nedenle Sardes kültürü olarak tanımlayabileceğimiz bu kültürü tüm Lydia ülkesine mal etmeğe olanak yoktur. Sardes dışında başka bir Lydia kentinde arkeolojik kazılar yapılana değin özgün Lydia kültürünü tanımamız olanak dışıdır.



Lydia Mimarlık Sanatı
Lydialılar tapınaklarını düzlük alanda inşa ediyorlar, krallarını da tümülüs denilen yığma tepelerde gömüyorlardı. Bu tümülüsler Anadolu’nun en görkemli gömü tepeleridirler. Alyattes Tümülüsü’nün çapı 355 m, çevresi 1115 m ve yüksekliği 69 metredir. Buna karşılık en büyük Phryg tümülüsünün çapı 250 m, yüksekliği 53 metredir.


Lydia mimarlığından, tümülüsler içindeki mezar odalarından başka günümüze değin kalmış herhangi bir eser yoktur. Lydia krallarının özellikle Kroisos’un sarayından hiçbir kalıntı ele geçmemiştir. Bunlar herhalde görkemli yapılardı. Nitekim tümülüslerde mezar odalarının duvarları çok başarılı mimarlık işçiliği sergilerler. Bayraklı’da M.Ö. 6. yüzyılın başında yapılmış olan Athena Tapınağı’nın sütun başlıklarından bugüne değin kalmış parçalarda Lydia aifabesinden harflerin bulunması, Bayraklı’da (Eski İzmir’de) Lydialı ustaların çalışmış olduklarını kanıtlar (E.Akurgal, Eski İzmir, Ankara, Lev. 168-171). Böylece mimarlık konusunda Lydialıların Hellen yapı ustalarına örnek oldukları anlaşılmaktadır. Anadolu Uygarlıkları, Ekrem Akurgal, TÜBİTAK Yayınları

Heykeltraşlık
M.Ö 7.yüzyılın başlarından 547 yılına kadar devam eden Mermnad sülalesi, Yunanlılar ile siyasal ve dinsel ilişkiler kurdu. Lydia’nın siyasal ve kültürel bakımdan dorukta olduğu bir sırada oluşan heykeltıraş okulları sayesinde Lydia, Arkaik Doğu Yunan sanatının bir merkezi haline geldi. Arkaik çağ Lydia heykel sanatı hakkındaki en iyi bilgiyi mermerden bir tapınak modelinden edinmekteyiz. 1963 yılında Sardes sinagogunun duvarları içinde bulunan bu anıt, yüksek ve alçak kabartmalarla bezenmiştir. Küçük bir İon tapınağı şeklindeki eser, Lydialı mimarların İon düzeninin oluşmasında yaratıcı bir rol oynadıklarını gösterir.


Mevcut yüksekliği 60 cm.’yi bulan bu tapınak modeli, M.Ö. 499 yılında, İonia İhtilali’nin başında yanan, Sardes Kybele tapınağına bir vakıf olarak dikilmişti. Anıtın cephesinde, tanrıça Kybele, 2 ante arasında durmaktadır. Giriş, 3 yivli İon sütunuyla süslüdür. Yüksek kabartma olarak işlenmiş tanrıça, belini saran şeffaf kumaştan bir hiton ile, bunun üzerine yünlü kumaştan bir himatyon giymiştir. Hiton ve himatyonunu sağ eli ile sıkı sıkı kavrayan tanrıça, sol eli ile bugün yalnızca yelesi kalmış bir arslanı göğsünde tutar; boynunda ağır bir kolye taşır. Taş başı ne yazık ki kırıktır. Ayaklarında kalın tabanlı, yumuşak ayakkabılar vardır. Tanrıçanın iki yanında yılanlara yer verilmiştir. Kybele kabartmasının çok yakın benzerlerine Samos eserleri üzerinde rastlanır, ancak arada bazı farklar da vardır. Anıtın arkası ve yanları 18 panoya bölünmüştür. Bu panolarda, alçak kabartma biçiminde, çeşitli mitolojik sahnelere yer verilmiştir. Panolar çok aşınmış ve hasara uğramış olmakla beraber, Arkaik Lydia-İonia sanatının eşsiz birer örneğidirler. Anıtın bir yanında, tanrıçaya tapınmak için öne doğru ilerleyen genç kızlar betimlenmiştir; bir elleriyle eteklerini toparlar durumdadırlar. Diğer panolarda Kybele’nin kutsal arslanları, dans eden genç kızlar, içki kadehleriyle şarap içen ve beraberlerinde cinsleri saptanamayan hayvanlar taşıyan silenler vardır. Kybele’nin yanınde silenler’in bulunması, Lydia şarap tanrısı Baki - Bakhos’e verilen önemin bir belirtisi olabilir.


Lydialılarda Heykel ve Kabartma Sanatı
Lydia gömü kabartmalarında altın, gümüş ve bronz paralarda görülen tasvirler Hellen etkisi gösterirler. Lydia hazinesinde yer alan birçok eser yüksek nitelikli Hellen ürünüdür. Ozellikle bir gümüş oinochoe (Resim 190a-c) Anadolu bn sanatının seçkin örneklerinden biridir. Oinochoenin kulpunu oluşturan erkek fıgürünün uzun saçlarının açıkladığı gibi bueser Anadolu İon sanatının karakteristik bir yaratısıdır. Uzun saçın ilk örneğini Efes’te M.Ö. 570-560 tarihlerinde yapılmış olan bir rahibe fildişi figürcüğünde (E.Akurgal, Kunst Anato liens, s.209, şek.173) ve daha sonra Sisam’da M.O. 6. yüzyılın son dörtlüğüne ait bir bronz erkek heykelciğinde (Ernst Buschor, Altsamische Standbilder IV, Lev.294-300) buluruz. Ka nımızca Lydia hazinesindeki bu eser Italya’ya göç etmiş olan bir İonialı sanatçı tarafindan M.O. 6. yüzyılın son dörtlüğünde meydana getirilmiştir.

Herodot’un anlattığına göre (1 50-52) Lydia Kralı Kroisos Delphi’deki Apollon Tapı nağı’na 5 kilo ağırlığında altından bir aslan heykelciği ve birçok altın ile gümüşten yapıl mış kaplarla ziynet eşyası hediye etmiştir. Ne yazık ki figürlü tasvirler konusunda Hero dot’un öyk Kroisos dönemine girebilecek pek az Lydia eseri gün ışığına çıkmıştır. Bunlardan en önemlisi şimdi İstanbul Müzesi’nde bulunan fildişinden yapılmış bir heykelcik başıdır; elmacık kemiklerinin altında görülen hilal biçimindeki iki damgadan dolayı bu eser ay tanrıçasının kölesi olarak adlandırılmıştır. Fildişi başın fizyonomik özellikleri değişik bir tip gösterdigine göre bu eserin bir Lydialı sanatçının yapıtı olduğu kanısındayız.

Bir başka önemli eser Sardes’te Bintepe Tümülüsü’nde bulunan ve British Museum’da saklanan mermer kabartmadır (E.Akurgal, Kunst Anatoliens, s.156, şek.107). Tümülüs mezar odasındaki bir mobilya eserinin parçası olması gereken bu kabartmadaki otlayan geyiklerle üç atlı binici bize bu eserin M.O. 6. yüzyılın 2. dörtlüğünde Hellen etkisi altında üretilmiş bir Lydia yapıtı olduğu izlenimini vermektedir.

Sardes’te bulunmuş olan terrakotta levhalar ise Larissa, Assos ve Phokaia gibi kentlerde bulunmuş tapınak terrakottaları gibi Hellen sanatının taşralı temsilcileridirler.


Metropolitan Müzesi’nden geri gelen ve şimdi Uşak Müzesi’nde sergilenen altın ve gümüş eserler, Herodot’un öykülediği Delphi’deki hazinenin yapıldığı tarihten sonraki bir döneme, M.Ö. 525-450 sürecine, aittirler.


Uşak Müzesi’ndeki hazinede bir oinochoe büyük bir olasılıkla Anadolu’dan İtalya’ya göç etmiş olan Doğu Hellenli bir ustanın eseridir. İki sfenks heykeli Hellenli ya da Hellen sanat atelyelerinde yetişmiş Lydialı bir sanatçının 6. yüzyıl sonuna ait eseridir. Buna karşın birçok figürlü tasvir Hellen sanatının taşralı örnekleridir. Geri kalan değerli altın ve gümüş eserlerin büyük bölümü Pers kökenlidir. Anadolu Uygarlıkları, Ekrem Akurgal, TÜBİTAK Yayınları

Çömlekçilik
Lydia çömlekçiliği ile ilgili bilgilerimiz son yıllarda giderek artmıştır. Lydia keramikleri biçim yönünden genellikle Yunanlılar’ınkini taklit eder, Anadolu’nun kendine özgü biçimleri azdır. Bu sanat dalının Lydia’ya özgü biçimini, bölgenin ünlü krem ve parfümlerini de, dünyaya yayma amacıyla yapılmış olan lydion’lar oluşturur.

Yüksekçe konik bir ayağa sahip bulunan bir vazocuklar tam anlamıyla bir Lydia buluşudur. Kapların boyasında Lydia özellikleri egemendir: Astar çoğunlukla sarı, beyaz ya da turuncumsu dur; bu astarın üzerine fırça oyunlarıyla mermer hissini uyandıran dalgalı hatlı boyalar sürülmüştür. Bu türde bezek kabın yüzeyine bazen buklemsi bezekler biçiminde uygulanmıştır. Gerek lydion türü kaplar ve gerekse mermer hissini uyandıran bezeme M.Ö. 6. yüzyıl özellikleridirler ve her iki özellik de M.Ö. 500 yıllarından bir süre sonra giderek kaybolmağa yüz tutmuştur.

Lydia’nın M.Ö.6. yüzyıldan önceki kap boyama tekniği ise farklıdır: Bu teknikte kapların yüzeyi, Doğu Yunan sanatından benimsenmiş bir biçimde otlayan keçi türünde bezeklerle doldurulmuştur. Bu tür bezemede kapların yüzeyi, genellikle açık renk bir astar üzerine kırmızımsı bir boya ile yaplımış otlayan yabanıl keçilerle süsleniyordu. Ancak bu tür Lydia bezemesi, çağdaşı diğer Rodos ve Doğu Yunan eserlerinden teknik ve üslup yönlerinden, kendine özgü nitelikleriyle kolayca ayrılabilmektedir. Bu vazo resimlerinden, resim alanında, Doğu Yunan işçiliğinin genel üslubunda, anıtsal resim modellerini yapan ressamların varlığı anlaşılabilmektedir. Bu vazolar üzerine renkli olarak yabandomuzu, arslan, sfenksler, kuş, keçi ve dağ keçileri betimlenmiştir. Lydia’da vazo ressamlığı, kraliyet sarayının esini ile geliştirilmiş fakat hiçbir zaman halk tabakası üzerinde güçlü bir etki yapamamıştır.

Lydia Seramiği
Lydialıların seramik sanatı üzerinde oldukça belirgin bilgimiz vardır. Lydia Bölgesi’nde genellikle iki çeşit seramik elde edilmiştir.
1 - Özgün Lydia çanak çömleği.
2 - Az veya çok Hellen etkisi gösteren Lydia Bölgesi kap kacak örnekleri.
Lydia seramikçilerinin özgün bir yaratısı olan lydion adlı küçük kap o zamanki dünyanın en gözde kremi olan Eydion Myron için kullanılıyordu.

Lydia seramiğinin bir özelliği dalgalı, mermer ve cam kapları anımsatan çizgi ögeleriyle bezeli oluşudur. Kapların hamuru ve fonu beyaz, sarı ya da turuncu rengiydi. Lydia seramiğindeki figürler Hellen etkisi sergilerler. Bu satırların yazarı Bayraklı ve Daskyleion kazılarında güzel örnekler gün ışığına çıkarmıştır. Daskyleion’da şimdi başarılı çalışmalar yapan Tomris Bakır Akbaşoğlu yeni güzel buluntular elde etmektedir.
Lydia hazinesindeki (Ilknur Ozgen, The Lydian Treasure, s.124-125, IV.78) bir gümüş alabastron Doğu Hellen sanatının Lydialı temsilcisidir. Nokta küçüklüğün de yuvarlakçıklarla bezeli, otlayan geyiklerin yakın benzerleri M.Ö. 6. yüzyılın ilk yarısında yapılmış olan Klazomen lahitlerinde görülmektedir. Bu nedenle Uşak Müze si’ndeki alabastronun 6. yüzyılın ikinci dörtlüğü (M.O. 575-550) sıralarında işlenmiş olduğu kanısındayız.


Uşak Müzesi’ndeki Lydia Hazinesi’nde yer alan duvar resimleri Lydialı ların M.O. 5. yüzyılda, yani Pers egemenliği döneminde de yüksek düıeyde eserler ortaya koyduklarını açığa vurmaktadır Olağanüstü nitelikli bu duvar resimleri (Ilknur Ozgen, The Lydian Treasure, 1996, s.68-73, şek.3-10) Thasoslu büyük ressam Polygnotos’un etkili oldu ğu dönemde Doğu Hellen atölyelerinde yetişmiş İonialı ya da Lydialı bir usta tarafından M.O. 475-450 sıralarında yapılmış olmalıdır.

Anadolu Uygarlıkları, Ekrem Akurgal, TÜBİTAK Yayınları

1 yorum:

  1. YOK BÖYLE BİR YAZI O ADAM NASIL YAZDI O ADAMA ALLAH ŞİFA VERSİN

    YanıtlaSil