Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

19 Aralık 2015 Cumartesi

Sanat Tarihi

Sanatın izini tarihin neresinde sürebiliriz?

İlk isimsiz sanatçılardan söz eden bütün sanat tarihleri, yazıldığı dönemin bilinciyle, belki de atalarımızın zihninden geçmeyen anlamlar icat etmişlerdir.

Büyük bir olasılıkla, avlanmak için av aleti, barınmak için barınak yapan insanlar öncelikle işlev ile ilgiliydiler. Ama yine de varoluşsal kaygıların izlerini gözlemlediğimiz, gömütler ve gömme ritüellerinden de söz etmeliyiz.

Biz bilinen öyküyü izleyeceğiz. İnsanoğlunun, insanlaşma sürecini yaşadığı en uzun çağı Eski Taş Çağı olarak adlandırıyoruz. Bu dönemde doğanın sundukları ile yetinmek zorunda kalan insanlar, her şeyden önce türünün geleceğe aktarılmasının mücadelesini verirler. Süreç içinde, yaşam deneyimi sonucu, ilk teknikleri uygulamayı öğrenirler. Taşa farklı işlevler için biçim verirler. Ateşi bulurlar. Avcılık yeteneği gelişir.

Andığımız dönemin başlarında, insanlar birbirine gevşek bağlarla bağlı küçük topluluklar halinde yaşamaya başlarlar. Bu toplulukları sürü olarak nitelemek belki daha doğrudur. Eski Taş Çağının sonlarında “Klan” ortaya çıkar. Taşın yanı sıra, kemikler ve boynuzlar da alet yapımı için kullanılmaya başlar. Yiyecek toplamak için kullanılan aletler çeşitlenir. Giysi benzeri deri parçalarını birleştirmek için, kemikten iğneler kullanılmaya başlanır. Mağaralar terk edilir. Barınma amaçlı mekanların kullanımında daha seçici olunur.

Eski Taş Çağını, Orta Taş Çağı izler.
Yeni Taş Çağı kimi yazarlarca, bir tür devrimci dönem olarak nitelenir. Okulda Cilalı Taş Çağı olarak da adlandırdığımızı bu dönemde, taş aletler cilalanır. Envantere balta, keser ve çapa gibi, yeni aletler girer. Tabi temel malzeme taştır. Avcılıkta ok ve yay kullanılmaya başlanır. Bu dönemde tarım başlar. Tarım belli bir coğrafyaya da bağlılığı gerektirir. İlk yerleşimleri de bu dönemde görürüz.

Taşın işlenmesi ve kullanılmasına bakılarak yapılan bu dönemleştirme, dünyanın değişik yörelerinde farklı tarihlerde başlar. Özellikle iklim koşulları, sulara yakınlık, insan etkinliklerinin değişik coğrafyalarda farklılaşmasının başlıca etkenidir.

Değişik yörelerde başlangıçlar farklı da olsa, Yeni Taş Çağı zihinsel süreçlerde aynı etkiyi yapar. Yaşam tarzları değişir. Nüfus artar. Üretim ekonomisine geçilir. Kentler, devletler, büyük dinler, savaşlar çağı gelir.

İşte, mağara resimleri, ilk heykelcikler, özenle yapılmış taş aletler, duvarlara çizilmiş figürler, soyut işaretler Taş Çağı’nda ortaya çıkar. İşlevi ne olursa olsun, yaptığı nesnenin diğerinden daha farklı, daha güzel, daha gerçekçi, daha gizemli olmasını düşünen insanlar bu  dönemde yaşamaya başladılar. Zanaatkâr ile sanatçı arasındaki ince çizginin en flu olduğu dönem belki de Taş Çağıydı.
Sanat Tarihleri sanatı bu dönemde başlatıyorlar. Biz de öyle yaptık.

12 Aralık 2015 Cumartesi

Sanat

Felsefenin bittiği yerde sanat mı başlar?

Birçok büyük düşünür, sözlerinin yetmediği yerde sanata sığınmıştır. Birçok sanatçı da yapıtlarıyla felsefi söylem üretmiştir.

İçimizdeki ve dışımızdaki dünyaların gerçekliğini betimlemede kullandığımız tüm diller sonuçta “insana özgüdür”. İnsanoğlu, gerçeklik! ile onun temsili arasındaki boşluğa, sanat yoluyla sızmaya çalışmıştır.

Sorun sadece temsil de değildir. İnsana özgü varoluşsal sorular, yaşantıların içerdiği sıkıntılar karşısında, “düşünme/dil” in çaresizliği, yetmezliği de duyumsanır. O noktadan sonra, yine sanat, iş başındadır.

Düşüncenin söz/metin ile sunulduğu felsefi yapıt ile sanat yapıtının örtüştüğü birçok alan vardır. Bilindiği gibi felsefenin temel konularından biri de,  sanat üzerine üst dil oluşturan “estetik” tir.

Sanat ve felsefe, birlikte, kimi zaman da karşıtlaşarak, dünyanın insan eliyle çoğaltılmasının, genişletilmesinin olanaklarını sunar. Düşünür, sanatçı olduğu ölçüde filozoflaşır. Yapıt duygu ve düşünceyi çoğalttıkça sanat katına yükselir.

Sanatçı icatlar yaparak, olmayanı oldurarak, gerçekliğin ötesine giderek armağanlar sunarken, filozof, çoğalan dünyanın  yeni yorumlarıyla ufkumuzu genişletir.

“Sanat” bölümünü felsefeyle bağlantılandırarak yukarıdaki bakış açısıyla oluşturmaya çalışacağım.
B.Berksan

İnternet ortamında, özellikle “Batı Sanatı” kapsamında çok zengin arşiv bulunmaktadır. Türkçe’mizde de sayıları giderek artan kurumsal ve bireysel sanat siteleri, sanatın her alanında meraklılar için bilgiler sunmaktadır.

Burada yapılandırmaya çalışacağım “Sanat” bölümüyle, aşağıdakileri  amaçlıyorum.

-      Sanat yaşamla iç içe geçmiş bir etkinliktir. Sanatçı yaşadığı çağın tini içinde yapıtlarını üretir. Kopuş ya da sıçrama dönemleri dâhil sanatçı yaşama evreninde devinir. Okuma Atlası’nda yer alan  tarihsel çerçevelerde bu ilişkilere gönderme yapmaya çalışacağım.
-          Sanatın birçok dalını bir arada sunarak, okuyucu/izleyici için disiplinlerarası düşünme ortamı sağlamak.
-     Zaman içinde sanat yazıları arşivi oluşturarak, özellikle büyük kentlerimiz dışındaki meraklı okurlara, sanat üzerine daha derin düşünmeler için kaynakça sağlamaya çalışacağım. ( Niyetim internet ortamında yer alan sanat sayfalarına da bağlantılar vermek)
Okuyucu, farklı imzaların metinleri aracılığıyla düşünmeye davet edilecektir. Bireylerin, bu metin çokluğunda kendi özgün bireşimlerini yapabilmeleri, alımlama süreçlerinde eleştirel tavırlarını zinde tutmalarıyla olanaklılaşacaktır.
-    Dolayısıyla, sayfalarımızda yer alan metinler, imzalarının ideolojisini taşımakla birlikte, sunumun bütünü kozmopolitlik içerecektir. Bu tutumun, zihninde kayıtlanmışı arayan için, rahatsızlık verebileceğinin bilincindeyim.

İlke olarak, internet ortamında yer alan metinleri kullanmamaya özen göstereceğim. Sanat bölümümüzdeki metinler Türkçe internet ortamına yeni katkılar sağlayacaktır. Alanımızın sınırlılığı nedeniyle, kaynakları belirterek internet ortamındaki görsel malzemeden yararlanacağız.

Günümüzde olduğu gibi, eski dönemlerde de sanatın ideolojik işlevi vardı. Üretildiği koşullardaki anlamı farklı da olsa, sanat yapıtı aynı zamanda güç göstermenin de aracı olmuştur. Kültürlerin birbirlerini etkiledikleri doğal süreçlerin yanı sıra, “sanat”, yayılmacı/yayılımcı düşüncenin bir aracı olarak da kullanılmıştır, kullanılmaktadır. “En görkemli”yi sahiplenme, modern insan ve toplulukların ilkel dürtülerini desteklemeye devam etmektedir. Bu bağlamda kullandığımız metinlerin  “benmerkezci” arka planları konusunda, okuyucuyu uyarmak gereksinimi duyuyorum.

19.yy.da doruğa çıkan Batı merkezli tarih yorumları ( tipik örneği oryantalist yaklaşım), giderek araştırmacıların gayretleri ile farklı açılardan çeşitlenmektedir.

Burada “insanlığın mirası”  olan sanat olgusunu, belirlediğimiz kültür ve coğrafya ortamıyla sınırlı olmak üzere göstermeye çalışacağız.

Okuyuculardan dileğim, burada yer alan bilgi yanlışları, yorumlar için geri bildirimde bulunmalarıdır.

BBerksan.


Not: Aslında bir dönem Felsefe Ekibi sitesi içeriğinde yer alan sanat bölümü burada yeniden oluşturulmaya çalışılacaktır.