Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Yeni Gerçekçilik



26 Ekim 1960’ta, sanat eleştirmeni Pierre Restany’nin girişimiyle Paris’te Yves Klein’in evinde toplanan Arman, François DufrêneRaymond Hains, Martial Raysse, Daniel Spoerri, Jean Tinguely ve Villeglé  “Yeni Gerçekçiler” grubunu kurmuşlardır.

Grup “yeni gerçekçilik” sözcüğünün tanımını, “gerçeğin algılanmasına yeni yaklaşımlar” olarak belirlemiştir. Tanım oldukça kısa ve bulanıktır, ama bu sanatçılar, her birinin izleyeceği kesin bir kuram oluşturmaktan çok her birinin kendince katkıda bulunacağı yeni bir duyarlılığın varlığını ortaya koymak istemişlerdir.

Daha sonra César, Mimmo Rotella, Niki de Saint-Phalle, Descamps ve Christo’nun katılımıyla grup tamamlanmıştır. Fransa’daki öncü sanat eğilimleri arasında en ünlüsü olan bu akımda, sanatçıların ortak tavırları çok kısa süreli olmuş, Şubat 1963’te, “II. Nouveau Realiste Festivali”nin hemen ardından ortaklık son bulmuştur. Bununla beraber, yeni atılımları desteklemesi ve toplumun sanatı birkaç tanımla sınırlama eğilimine karşı olması açısından önem taşımaktadır.

Pop Sanat gibi Yeni Gerçekçilik de çağdaş dünyanın önemini kabul eder ve onu yaratıcı eylemin içine almaya çalışır ama ortak nokta bu kadardır. Pop Sanat’ın iletişim araçlarının bir yansıması olmasına karşın, Yeni Gerçekçilik’in tüm etkinlikleri en geniş kapsamıyla varoluşla ilgilidir. Dünyaya bakış açışı, karşı çıkış, gelip geçiciliğin bilinci, teknolojiden yararlanma, yaşanılanı sahiplenme, günlük yaşantının şiirselliği, yeni gerçekçi sanatçıların ele aldığı başlıca konulardır. Bu tavır estetik bir kaygıdan değil, Dada, Duchamp ve Schwitters’inkine benzer bir davranıştan kaynaklanmaktadır. Bundan böyle bir resim ya da heykelden söz etmek zorlaşmıştır, çünkü söz konusu olan artık dünyanın betimlenmesi değildir, dünyanın kendisi sanatçının at koşturduğu bir alan haline gelmiştir.

Yeni Gerçekçilik’in oluşmasından önce sanatın bu yeni tanımına katkıda bulunan birkaç harekete bir göz atmak gerekir:
*Nisan 1958’de Yves Klein, Paris’te Iris Clair galerisinde “Boşluğu” sergiler. Sergide duvarlarda, yerde, tüm mekanda boşluktan başka görülecek bir şey yoktur. Burada sanatçı ham gerçeği özgürce kullanmıştır.

*1960 Ekim ayında Arman aynı galeride “Dolu”yu göstererek yanıt verir. Arman’ın sergisinde nesnelerin yığılmasıyla mekan kullanılamaz olmuştur.

*1958-1959’da Jean Tinguely motorları dışarıda olan makineler sergilemiştir, normalde motorların gizlenmiş olması gerekir oysa Tinguely’nin makinelerinde hepsi apaçık ortadadır ve bunlar tek başlarına görsel bir bütün oluştururlar.

*Bundan bir yıl sonra sanatçı “New York’a Saygı” (Hommage a New York) adlı yapıtını gerçekleştirmiş ve anıtsal konstrüksiyon yarım saat sonra uzaktan kumanda ile sanatçı tarafından yıkılmıştır.

*1960 “Mayıs Salonu”nda  her biri yaklaşık bir ton ağırlığında hurda araba preslerinde sıkıştırılmış otomobilleri sergilemiştir.

Yeni Gerçekçilik kuruluşundan başlayarak başlıca üç olayda belirginleşmiştir.

Birincisi Mayıs 196l’de Paris’te açılan “Dada’nın 40 derece üstünde”  adlı sergidir.

Bu sergi üstüne Restany grubun ikinci bildirisini (manifestosunu) yazmıştır.

Aynı yılın temmuz ayında Nice’te Yeni Gerçekçi ilk festival düzenlenmiştir. Karma bir sergi ve bir dizi etkinliğin yer aldığı festivalde sanatçılar kendi yaratma yöntemlerine ilişkin gösteriler yapmışlardır. Anlatımın yapısal öğesi olarak ele alınan “eylem”, yaşam ve yaratıcılık arasındaki sıkı ve sürekli ilişkiyi belirtir. Burada düşüncenin gelişiminin nasıl olduğuna dikkat çekilir, yapıt ise düşüncenin görsel bir sonucudur. Sanatçının bedensel ve görsel olarak sanat eylemine katılması günümüz sanatının özgün bir yanını oluşturmaktadır.

Yeni Gerçekçilik’in gelişiminde rol oynayan son olay grubun Münih’te düzenlediği ikinci festivaldir. Sanatçıların eylemlerinin geniş bir boyut kazandığı sergi de Arm öfkelerini sergilemiş,  Niki de Saint-Phalle içlerine boya kapları yerleştirdiği alçı kabartmalarına kurşun sıkmış, Christo ambalajlarını yapmıştır.

Dünya görüşüyle grubun diğer üyelerini derinden etkileyen sanatçı kuşkusuz Yves Klein olmuştur. Yves Klein’ın 1962’de 34 yaşında ölümü yaşamının ve yapıtlarının çok sayıda insan tarafından adeta kutsal bir miras sayılmasına yol açmıştır. Klein’ in sanat görüşü tek bir yapıtının ele alınmasıyla anlaşılamaz, sanat eylemi genel bir varoluş kavramında doğan uygulamaların tümüdür. “Monochrome”ların (tekrenkli) yaratılışında (Uluslararası Klein mavisi diye adlandırdığı outre-mer mavisi renkten oluşan resimleri),“Boşluk” sergisinde, ateşten heykel yapımında, canlı fırçalarla çalışmasında (Klein mavisine bulanmış çıplak modelleri tuvalin üstünde yuvarlar), yeni bitmiş bir tabloyu yağmur altında gezdirmesinde Klein’ın insan ve dünya arasındaki sürekli ilişkiyi vurguladığı görülür. Sanatçı, gerçeği kendine mal eder ve temel enerji ile kendi varlığı arasında bir iletişim kurmaya  çalışır.

1936’da Juan-les-Pins’de doğan Martial Raysse, Klein’a oranla daha biçimsel bir yol izlemiştir. Yeni Gerçekçi gruba katıldığında, 1960’ların seri üretim malları ve plastik nesneleriyle ilgilenmeye başlayan sanatçı bunların renk zenginliğinden ve sayıca bolluğun-dan etkilenmiştir. Bu renk cümbüşünü kimi kez iki boyutlu yapıtlarla, kimi kez de çevre düzenlemeleriyle yansıtmayı amaçlayan Raysse, istediği gösterişli etkiyi sağlamak için neon lambalarından ve floresan boyalardan yararlanmıştır. Konularını daha çok reklamlardan alan ve yapıtlarında reklam dünyasının aldatıcı parlaklığını yansıtan sanatçının kendine özgü boyaları başka ressamların tabloları üstüne sürdüğü de görülür. Sonuçta resim eylemi belli bir görsel anlatım üzerine dinamik bir düşünce olarak özetlenebilir.

Daniel Spoerri’nin yapıtında rastlantı ve geçicilik temaları karşılaşır. Örneğin “Tuzak -tablo”larında, yemek artıklarının oluşturduğu rastlantısal kabartmalar, sanatçının eyleminin, başkalarının ona hazırladığı ya da bıraktığı öğeleri bir yüzey üstüne tesbit etmekle sınırlı olduğunu ortaya koymaktadır. Kullanılmış, eskimiş bir nesne, sanat olarak tekrar kullanılabilmektedir. Burada, hiciv ve zaman, trajik bilinçle el ele verir ve yapıt yeniden, bir gerçeğin ve görünenin nesnelliğini aşan karmaşık insan düşüncesinin bir belirtgesi olur.

Grupta yer alan sanatçılardan Jean Tinquely hareketli ve kendini yok eden heykelleriyle, Arman çeşitli hazır yapım nesnelerle (Renault otomobil parçaları, kemanlar, günlük kullanım eşyaları gibi) gerçekleştirdiği “yığıntı”larıyla (accumulation) ilgi çekmiştir.

Raymond Hains, Jacques de la Villegl ve Italyan Mimmo Rotella sokak köşelerinde unutulmuş afişlerde saklı olan şiirselliği ortaya çıkararak gerçekle ilgilenirler . Afiş kalıntılarını toplarken, bu sanatçılar, unutulmuş bir dili çözmeye çalışan dilciler gibi günlük yaşamda herhangi bir gözün farketmeyeceği bir gerçeği gün ışığına çıkarırlar. Niki de Saint-Phalle kadın konusunu ele almış, iri boyutlu, renkli kuklalara benzeyen figürleriyle toplumda kadının konumunu hicivli bir yaklaşımla sorgulamıştır.

Dış dünyadan alınmış nesneler, gerçeğin bir parçası ve belgesi olarak yeni gerçekçi sanatçıların yapıtlarında kullanılmıştır. Afişler, Daniel Spoerri’nin tuzak-tablolarında kullandığı yemek artıkları ve tabak, çatal v.b. gibi eşyalar, Arman’ın her türden nesneden oluşturduğu “yığıntı”ları, Martial Raysse’ın plastik eşyaları, neonlar örnek olarak sayılabilir.

Günümüzün sanat olayları göz önüne alındığında Yeni Gerçekçilik akımının uzlaşmaz sanat tavırlarının  başlangıcını oluşturduğu saptanmaktadır. Bir dizi hesaplamalar sonucu, uygulamanın zararı pahasına, düşüncenin ve fikirlerin ön plana çıkması kavramsal sanatı doğurmuştur.

Sanatçının tüm dünyaya sahip çıkma isteği ve onu kendine mal etmeye çalışması sanat kategorilerinde değişime neden olmuş, örneğin resim ve heykel ayrıcalıklı teknikler olmaktan çıkmış, başka anlatım araçlarıyla sanat alanını paylaşmaya başlamışlardır. Öte yandan, yeni gerçekçilerin eylemleri Process-Art’ın da öncüsü olmuştur, Process-Art’da da yaşam ve sanat ayrılmaz bir bütündür, çünkü sanatçının yaşamı başlı başına bir sanat yapıtıdır.
1960 Sonrası Sanat, Semra Germaner, Kabalcı Yayınevi,1997
İngiliz yeni gerçekçileri ve pop-artçıları
Her şey Fransa’da 1960’ta, genç sanatçıların imzaladıkları kısa bir bildiriyle başlar; uygulamada çok farklı anlayışlara sahip olan bu genç sanatçıları birbirine yaklaştıran tek şey, gerçekliğin aykırı yanlarını seçip yansıtmalarıdır. Mesela Raymond Hains ve Jacques de La Villeglé kent duvarlarından afiş parçalarını sökerek eserlerinde kullanırlar. Jean Tinguely (1925-1991) resimler çizebilen veya kendi kendini tahrip edebilen, şangırtılı makineler sergiler. (New York’a Saygı, 1961)

Niki de Saint Phalle(1930-2002), çiğ renklerle resimlediği, mutlu dev kadınları,  “Nanalar “ını, sanat izleyicisine kabul ettirir. Arman, paramparça edilmiş bir nesnenin bir kaide üzerinde yeniden, ancak aslından farklı biçimde birleştirildiği öfkeler “ini, zaten gerçekleştirmiştir. Christo, giderek büyüyen nesneleri, anıtları, doğa parçalarını paketlemekte , Yves Klein ise “monokrom “cu anlayışıyla, tuvallerini yekpare bir biçimde, pembe ve lacivert boyayla kaplamakta, aynı boyaları nesnelere de uygulamaktadır. 1960, gösteri ağırlıklı resim sanatının büyük beğeni topladığı yıldır: “ antropometri “ denen bir akımdır bu ve çıplak bedenleri boyanmış kadınlar bedenlerinin izlerini tuvallere sürerler. T.L.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder