Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

1914 Kuşağı


1914 Kuşağı
Sanayii Nefise Mektebi’nin 1910’da açtığı sınavı kazanarak resim eğitimi için Avrupa’ya gönderilen genç sanatçılar, 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine İstanbul’a döndüklerinde yeni bir sanat anlayışının sözcüsü oldular. 1914 Kuşağı veya Çallı Kuşağı diye anılan bu sanatçılar, Türk resminin izlenimcileri olarak bilinir. Avrupa’daki kübist-konstrüktivist akımları benimseyen bir sonraki kuşağın sanatçıları, 1914 Kuşağı’nı « desenleri sağlam değil, paletleri gelişigüzel boyalarla karmakarışık » diye küçümsemiş olsalar da, o yetenekli sanatçıların Türk resmine yeni bir soluk getirdiği kesindir. Onlar, Batı’nın izlenimci üslubundan etkilenmiş, gün ışığının koyu tonlarından arındırılmış saf renkleri ve ışığın renkler üzerindeki etkilerini yakalamaya çalışarak doğaya içten bir tutkuyla yaklaşmışlardı. Fransız izlenimcilerin etkisinde kalmakla birlikte her biri çok farklı bir üslup geliştiren bu sanatçılar içinde Fransız izlenimcilere en yakın olanı Nazmi Ziya Güran’dır. Nazmi Ziya, Hoca Ali Rıza’nın serbest, özgür, işlek üslubunu daha da geliştirmiştir.

1914 Kuşağı sanatçılarının kendilerinden önceki duyuş, görüş ve uygulamalardaki en önemli farklılıkları, doğayı hiç değiştirmeden kopya etmek yerine, bireysel duyguları ve yorumlarını da tuvale aktarmalarıdır. Galatasaray sergilerinde yer alan tablolar, resim yapmanın kopya etmek yerine, ona bireysel bir yorum, bir anlam katmak olduğunu vurgulayan, kuşağın öncekilerden farkını ifade eden eserlerdir. Coşkun lirizmi; Nazmi Ziya’nın ışık oyunları, Avni Lifij’in şiirsel duyarlılığı, Feyhaman Duran’ın portreci1iği, İsmail’in çok yönlü bakışı, Hikmet Onat’ın İstanbul görüntüleriyle resimlerin her biri birbirinden ayrı özellikler taşır. Sanatçıların her biri kendi üslubuyla rahat ve anlatımcı resimler üretmiştir. 1914 Kuşağı ressamlarında akademikleşmiş bir izlenimcilik egemendir. Doğanın ayrıntılarına önem vermeyen, biçimleri saran, rahat, gevşek çizgiler, parlak güneşin pırıltılarını yansıtan renkler, geniş fırça vuruşlarıyla tuvale aktarılır. Türk resmi için değişim ve atılım bu kuşakla birlikte daha da belirgin hale gelmiştir.

Galatasaray Sergileri
Kuşağın sanatçıları 1916 yılından başlayarak her yılın ağustos ayında Galatasaray Lisesi’nde sergiler açtılar. Daha önce de, 1880’den başlayarak Beyoğlu’nda, Tepebaşı’nda Türk ve yabancı sanatçılar zaman zaman sergiler açmışlardı. Bu sergilerin ortak özelliği rastgele düzenlenmiş oluşlarıydı; sanatsal değeri olanlarla olmayanlar bir aradaydı. Oysa Galatasaray sergileri ilk defa kalite bakımından birbirine yakın tablolar sunduğu gibi, eski ressamların görüş ve tekniğine bir tepki olarak atılgan bir eğilimi de ortaya koyuyordu. Bu sergilerde 1914 Kuşağı’nın önde gelen sanatçılarının yanı sıra genç sanatçıların eserleri de tanıtılmıştı. XIX. ve XX. yy arasındaki geçiş dönemini temsil eden Halil Paşa ve Hoca Ali Rıza’yı 1914 kuşağının izlenimciliğinin öncüleri sayabiliriz. O güne kadar Osman Hamdi, Süleyman Seyyid ve Şeker Ahmed Paşa’da resim her şeyden önce doğanın bir yansımasıdır. 1914 kuşağı bu anlayışı değiştiren, yeni bir hava getiren kuşaktır.

Sanatçılar hangi kesime mensup olurlarsa olsunlar, 1916 yılında İstanbul’da başlattıkları sergi etkinliklerini birlikte yürütmüşlerdir. Daha önce bir İtalyan lokali olarak sergi etkinliklerine de sahne olan Societa Operaia, Galatasaraylılar Yurdu adı altında bir Türk Kulübü haline getirilmiş ve 1914 kuşağı sanatçılarının sergileri orada düzenlenmiştir. Bu sergi işlemi de Osmanlı Ressamlar Cemiyeti organizasyonu üstleniyor ve İstanbul’a yeni bir resim anlayışı getiren gençleri çevreye tanıtıyordu. 1914 ya da Çallı kuşağı ressamlarına, farklı bir anlam içinde de olsa, belki onları önceki kuşaktan ayırt etmek amacıyla “empresyonistler” denebilir fakat bu deyim sanatçıların Fransız empresyonistlerinin etkisinde kalmakla birlikte, çok farklı bir hava getirmiş olmaları yüzünden tepkiyle de karşılanabilmektedir. Bizim kanımızca deyim, bir tepki nedeni değil, fakat bu yeni üslup gerçeğini tanımlayıcı da değildir. Bu sanatçılar arasında özellikle Nazmi Ziya Güran’ın Fransız empresyonistlerine yakınlığı üzerinde durulmuş, fakat bu sanatçının gerçekte Hoca Ali Rızza’ya bağlılığı yeterince dikkate alınmamıştır. Nazmi Ziya, Hoca Ali Rıza’nın serbest, özgür ve işlek görüş açısının boyutlarını Batı resminin etkisi altında genişletmiş ve tam bir pentür dokusuna dönüştürmüştür, denilebilir.

Yurda dönüşlerinden sonra Sanayii Nefise ve Inas Sanayii Nefise Mektebinde Çallı, Güran, N. İsmail, Onat, A.S. Boyar ve Feyhaman Duran’ın (İnas’da) görev almaları, Sanayii Nefise’nin başlangıç noktası ve felsefesini değiştirmiştir.

Sezer Tansuğ- Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi

Şişli Atölyesi.
Birinci Dünya Savaşı sırasında ilgi çekici bir resim olayı yaşandı. İstanbul’da Şişli semtinde Enver Paşa’nın emriyle bir resim atölyesi kuruldu, burada 1914 Kuşağı ressamları, konusu savaş sahneleri ve askerler olan resimler yaptılar. Bu resimler 1917’de Galatasaraylılar Yurdu’nda « Harp Levhaları » resim sergisi adıyla ilk defa sergilenerek halka gösterildi. Aynı sergi sonra Viyana ve Berlin’de de açıldı.

Bu sergide yer alan ressamlardan Sami Yetik ile Mehmet Ali Laga savaşa katılan sanatçılardandır. Sami Yetik, Balkan Savaşı’nda Edirne Cephesi’nden başlayarak Kurtuluş Savaşı sonuna kadar değişik cephelerde savaşmış, aynı zamanda eskizler, desenler çizerek sanat çalışmalarını da sürdürmüştü.

Savaş ortamını daha iyi hissedebilmeleri için diğer sanatçılarda cephelere götürülerek savaş ortamı hakkında gözlemler edinmeleri için imkan yaratılmıştı. Ressamlardan Ali Cemal, Balkan Savaşı’nın dramatik yönünü yansıtan resimler yaparken, Sami Yetik ve diğerleri gerçekçi bir yaklaşımla savaş ve asker temalarına eğilmişlerdi. XIX. yüzyılda çok önem verilen savaş konusu, Şişli Atölyesi’nde sürdürüldü, Cumhuriyet’in ilanından sonra daha da yoğun bir ilgi alanı oldu.
Thema Larousse

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder