Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Ham Sanat (Brut Art)

Art Brut (ham sanat), 1945’te Fransız sanatçı ve yazar Jean Dubuffet’nin (1901-1985), eğitimli sanatçıların dışındaki insanların yaptığı resimler ve çizimler ve heykellerden topladığı koleksiyonu tamamlamak için bulduğu terimdi. Dubuffet  bu insanları gerek akademik eğitimin, gerekse toplumsal uzlaşımların ölüleştirici etkilerinden masun ve bu yüzden gerçek ifade ediciliği sağlayacak yaratıcı eserler üretmeye ehil sayıyordu. 2.Dünya Savaşı yeni sona ermişti ve Avrupa’nın büyük kısmı enkaz halindeydi. Gelenekler ve değerler, en az şehirler ve kasabalar kadar moloz yığınına dönmüş, sanatçılar da başka herkes gibi her şeye baştan başlama halinde görünüyordu. Dubuffet’nin ilgilerini kışkırtan şey, savaş öncesi Sürrealistlerin, işgal sırasında açılan çocuk sanatı sergilerinde ve büyük ölçüde de savaş-sonrasında 1946’da ve 1950’de Paris’teki St-Anne psikiyatri hastanesinde hastaların çalışmalarıyla açılan sergilerde delilerin yaptıklarına duydukları ilgiydi. Dubuffet ayrıca Berlinli psikiyatrsit Dr.Hans Prinzhorn’un öncü çalışması Artistry of the Mentally Il’i /1922) okumuş ve 1945’te İsviçre’deki psikiyatri hastanelerini dolaşmıştı.

1948’de Dubuffet ile eleştirmenler André Breton ve Michel Tapié, o zamana değin resmi sanat dünyasının dışında ama ona paralel olarak var olmuş, “bazı vahşi yaratıklar kadar gizli kuytularda saklanıp evcilleşmemiş” ham sanat çalışmalarını toplayıp incelemek üzere, kâr gütmeyen bir şirket olan Companie de l’Art Brut’u kurmuşlardı. Koleksiyondaki en ünlü ham sanat sanatçılarından biri, İsviçreli şizofren Adolf Wölfli’ydi (1864-1930), Wölfli yaklaşık otuz yıl boyunca tımarhanedeki hücresinde muazzam hacimdeki otobiyografisiyle uğraşmış, hayatının gerçek ve düşsel yönlerini oldukça işlenmiş bir ayrıntılı metin ve illüstrasyonlar halinde fantastik bir yolculuğa dönüştürmüştü.


Başka bir sanatçı, İngiliz ev kadını ve medyum Madge Gill (1884-1961), “görülmemiş bir gücün” rehberlğinde hatları iç içe geçip bozulmuş genç kız yüzleri çizmekteydi


Ham sanat koleksiyonundaki eserlerin çoğunu akli bozukluktan mustarip insanlar oluşturmasına rağmen, Dubuffet “psikiyatrik” sanat diye bir şeyin varlığına inanmıyordu. Delilerin sanatı ile eğitimsizlerin ya da kendi kendilerini eğitmiş sanatçıların sanatı arasında bir ayrım yapmıyordu, bilakis ikisini de Sıradan İnsan’ın eserleri, yaratıcılığın demokratik doğasının kanıtları olarak öne çıkarmaktaydı. Özellikle hayranlık duyduğu şey, ham sanatın yalın gücü ve dizginlenmemiş anlatımcılığıydı. 1949’da Paris’te Galerie René Drouin’de düzenlenen koleksiyonun ilk sergisinde çıkarılan lüks katalogda (Kültürel Sanatlara Tercih Edilen Ham Sanat) şöyle yazıyordu Dubuffet: “Sanatsal işlev her durumda aynıdır, dispeptiklerin ve dizi yaralı insanların sanatından başka deliler sanatı diye bir şey yoktur”

Ham sanat koleksiyonu  daha sonra, 1952’den 1962’ye kadar sanatçı ve yazar Alfonso Ossorio’nun(1916-1990) Long Island’daki evine yerleştirileceği ABD’ye götürülecekti. Orada koleksiyonu bir çok sanatçı gördü: Paris’e dönmeden önce 1962’de New York’taki Cordier-Warren Gallery’de sergilendiğinde de halkın ziyaretine açıldı. 1972’de 5 bin eseri aşkın büyüklükteki koleksiyon, Chateau de Beaulieu’de Collection de lI Art Brut olarak sürekli bir yere sahip olduğu Lozan şehrine bağışlanacaktı. Bu kurumla beraber ham sanat, teoride yalnızca Lozan Koleksiyonu’ndaki eserlere atfen kullanılmaktadır. “Yabancı Sanat” ve “Düşsel Sanat” ise İngilizce’de daha yaygın benimsenen terimlerdir.

Modern Çağda Sanat,  Amy Dempsey, Çeviri: Osman Akınhay, Akbank Yayınları


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder