Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Yeni Klasikçilik





























Yeni Klasikçilik
Caserta Sarayı’nın inşası büyük Fransız üslubunun uluslararası yankılanmasının örneklerinden biri olmakla birlikte, aynı zaman da, bu döneme özgü İlkçağ’a yeni bir geri dönüşün yol açtığı yeni bir eğilimi temsil eder. Alman sanat tarihçisi Winckelmann’ın çalışmalarıyla, «ideal güzel» fikri yeniden saygınlık kazanır. Pompei, Herculanum ve Paestum’da gerçekleştirilen keşifler Roma dünyasının daha tanıdık ve daha kolay aktarılabilir bir boyutunu ortaya çıkarır; Yunanistan ve Mısır, aracısız tanınan daha eski bir dünyaya doğrudan başvurulmasını sağlayan bilimsel araştırmalara konu olmaya başlarlar. 



Barokun çalkantısı ve rokokonun aşırılıkları, tepki olarak yeni bir klasikçiliğin doğmasına yol açacaktır. İlk defa olarak, birleştirici bir sanat akımı Avrupa’ya, Rusya’nın o zamana kadar çevresinde yer alan bölgelere, kuzey ülkelerine ve Amerika’ya kadar damgasını vuracaktır.
Arkeolojik bilgiyle beslenen arılık arayışı, ilkel yalınlığa ve saflığa geri dönüşle toplumu dönüştürebileceklerini ve modern bir dünya yaratabileceklerini düşünen aydınlanma filozoflarının kaygılarıyla birleşir.


Fransa sanatın bütün görünümlerinde hissedilen ılımlılığın örneğini verir: Soufflot’nun eserlerinden (Sainte-Geneviève Kilisesi, bugünkü Panthéon) ve bir Bertrand’dan (Montcley Şatosu) Ledoux ve Boullée’nin ütopik eserlerine, mimarlık basit geometrik şekiller kullanarak kesintisiz düz çizgiye ayrıcalık tanır.


Heykel XVIII. yy’ın özelliği olan sevimli biçimleri terk ederek İtalyan Genova’nın eserlerinin örneklediği belli bir soğukluğu benimser; mobilyalar, kuyumcu işleri rokokonun yılankavi şekillerini bir yana bırakıp Yunan-Roma sanatının örneklerinden esinlenirler.
Helenistik sanattan esinlenen, «zevki yeniden tahtına oturtan» Joseph Marie Vien tarafından yeniden saygınlaştırılan «Yunan modası», (Aşk Taciri, 1763) çok geçmeden yerini daha kesin ve daha yalın bir tarih resmine bırakır. Vien’in öğrencisi olan David, bunun en önemli temsilcilerinden biri olacaktır; Horatius Kardeşlerin Yemini (1784) gibi eserlerde, bir güzellik idealinin ötesinde ilkçağ’dan miras alınmış erdemleri dile getirmeye çalışır. Onun atölyesinde yetişen ve kendisi de pek çok öğrenci yetiştiren Ingres, XIX. yy resminin klasik yenilenmesinin kökeninde yer alır.
Yeni klasikçilik Madrid’den (Prado Müzesi) Kopenhag’a (V. Friedrich’in kraliyet kilisesi), Sen-Petersburg’dan (Amirallik Binası, Tavrida Sarayı) ABD’ye (Washington’daki Beyaz Saray ve Kongre Sarayı, geleceğin ABD başkam Thomas Jefferson tarafından 1767’de Palladocu bir üslupla çizilen Monticello Malikanesi) uluslararası mimariye damgasını vuracaktır.

XIX. yy yeniklasikçiliği, çok ileri tarihlere kadar devam eden katı bir akademik disipline dönüştürecektir: Atina’da 1888-1901 arasında Theophil von Hassen tarafından Dor üslubunda inşa edilen Ulusal Kütüphane, 1839’da üniversiteyle birlikte başlanmış olan ve Yunan yeniklasikçiliğinin Yunanistan’a nüfuz edişinin güzel bir örneği olan bir bütünü tamamlamaktadır.
Axis





Çoğu mimarların Rönesans mimarisinin klasik biçimlerine bağlı kaldıkları doğruysa da, bunlar üslup sorunlarıyla daha çok ilgilenmeye koyuldular. Rönesans sonrası mimari geleneğini ve yöntemlerini bir tür güvensizlikle görmeye başladılar. Anladılar ki, kullandıkları bir çok yöntem, klasik yunan yapılarınca asla saptanmamıştır. XV. yy. dan sonra klasik mimarinin kuralı olarak kabul edilen şeyin aslında , daha çok çöküş dönemine uzanan kimi Roma yıkıntılarından alındığını biraz da irkilerek gördüler. Şimdi işgüzar gezginler, Perikles Atinası'nın tapınaklarını bulup kopya ediyorlardı. Bu tapınaklar ise örnek alınan, Palladio'nun kitabındaki klasik çizimlerden olağanüstü bir biçimde değişikti. İşte böyle doğdu mimarlarda üslup endişesi. Walpol'un "gotik diriltişi"ni naiplik döneminde (1810-1820) doruğuna ulaşan "Yunan olanın diriltilişi" izledi.

Sert ve katı kuralların uygulaması biçiminde anlaşılan bu mimari görüş, Us çağının öncülerini kaçınılmaz bir biçimde kendine çekecekti. Us çağının gücü ve etkisi tüm dünyada artmaya devam ediyordu. Bu bakımdan Birleşik Amerika’nın kurucularından ve üçüncü başkanı Thomas Jefferson’un (1743-1826), özel konutu Monticello’yu bu açık-seçik yeni klasik üslupta kendisinin çizmiş olması ve Washington kentinin kamu binalarıyla birlikte diriltilmiş biçimlerine göre tasarlanması şaşırtmıyor)


Bu üslup devrimden sonra Fransa’da da üstün geldi. Barok ve Rokoko mimar ve süslemecilerinin eski tasasız geleneği, daha yeni süprülmüş geçmişle özdeş tutuldu. Bu gelenek, krallığın ve soyluluk şatolarının üslubuydu. Oysa Devrim insanları, kendilerini yeni doğmuş Atina’nın özgür yurttaşları saymasını seviyorlardı.  Napolyon, devrimci düşüncede başı çeker görünerek bütün Avrupa da iktidarı ele geçirince, ‘”Yeni klasik” üslup, imparatorluk üslubu oldu. 
Gombrich

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder