Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

T

Taban döşeği
Sağlam bünyesi olmayan arazide yapılacak binanın temeli altına konulan betonarme yatak. Taban döşeği üzerine temel duvarları örülür
Taban kirişi
Taban olarak kullanılan kirişlere denir.
Taban pabucu
Bir bina duvarının alt kısmında, üste gelen duvardan daha dışarı çıkıntılı olarak yapılan kısım
Tabiattan çalışma (Fr. d’apré nature):
Resimde doğa karşısında yapılan çalışmalara denir
Tablet
Mezopotamya ve Etilerde kağıdın icadından önce yazının üzerine yazıldığı pişmiş topraktan levhalar
Tablo resmi (Fr. tableau; Alm.Tafelbild)
Tahta plak, gerilmiş bez ile kağıt üzerine yapılmış resimlere denir. Duvar üzerine yapılmayan resimler tablo resmine girer. Yanyana menteşeli iki tabloya “ikiztablo” (Fr. diptyque = diptik); yanyana üç tabloya “üçlü tablo” (tripyque = triptik) denir
Tablo verniği
Bir kısım damla sakızının iki kısım terbentin içinde eritilmiş olan karışımı. Daha ağrialı t.’i istenirse 1 ölçü terbentine bir ölçü sakız koymalıdır. Mat t.’nin formülü: 1 ölçü balmumu, 3 ölçü terpentin içinde eritilir. Bu sıvıya tablo verniği katılır. Bu karışım ile verniklenen resim parlamaz.
Taç
Bazı bina ve mobilyaların tepelerine ya da büyük kapıların üstüne konan tepelik
Taçkapı
Önemli binaların cephelerini muhteşem bir biçimde gösteren süslü kapılara denir. Süleymaniye camiinin dış avlusuna bakan büyük taç kapısı
Tak Fr. arc = kemer):
Kemer anlamına geldiği gibi, bayramlarda altından geçilen donanmış süslü geçit de denir
Takkapı
Önemli binaların avlularına giriş yerinde inşa edilen taştan ve zafer taklarına benzeyen büyük kapılara enir.
Tak-ı zafer - ya da - zafer tak-ı (Fr. Arc de triomphe):
Bir zaferin anısına inşa edilen ve anma günlerinde altından geçilen bir ya da birkaç kemerli, taştan inşa edilmiş yapı anıt, ilk örnekleri Romalılar tarafından yapılmış sonra bilhassa 19 y.y. da Avrupa’da benzerleri inşa edilmiştir
Takke  (Fr. calotte; İng. cuopal; Alm. Spitze, Kappe, Deckel):
Yarım küre biçimindeki bir kubbenin üst kısmı
Talar
İran ev ve saraylarının avluya bakan taraflarına yapılan, oturmağa mahsus, önü ve yanları açık, direkli sundurma.
Takviye kemeri
Bir kemeri takviye etmek için altına yapılan daha kalın ve genişce kemer
Talik (Arap. taliq, hat farisi):
Bilhassa İranlıların çok kullandıkları nesih yazısından daha inhinalı, tezyini mahiyette bir yazı çeşidi.
Tapınak (Fr. temple; Alm. Tempel):
Müslüman ve Hıristiyanlara ait olmayıp putperestlerin tapınmalarına mahsus binalara denir. Bunlar Antikite’nin Yunan ve Roman tapınaklarıdır. Sözcük. Lat. templum’dan alınmıştır ve aslı Etrüsklere ait olduğu sanılmaktadır. Yunanlılarda “temple” ya da tempel karşılığı Naos’dur. Yunanlarda en eski tapınakın biçimi megaron tipi evden alınmış ve bir giriş kısmı ile uzunlamasına bir salondan (pronaos)ibarettir. Megaron’un Orta Avrupa ülkelerinin evlerinden intikal ettiği de kabul edilmektedir. Yunan tapınağının içinde değil, dışında, etrafında dolaşılarak ibadet yapılırdı. En eski olarak bilinen tapınak Somos daki Herolon olup eski evler gibi kerpiç ve ağaçtan yapılmıştı. M.Ö. 600 yılından az önce yapılan Olimpia’daki Heraion’un ise yalnız sütun kaideleri taştandır. İlk taştan anıtsal tapınakın Argolis’te yapıldığı tahmin edilmektedir. İlk- kez M.Ö. 6. y.y.’ın ilk yarısında tanrı evinin bulunduğu, penceresiz,ışığın kapıdan girdiği (Cella) yani naos, sütunlor ,ekseriyetle üç sahınlı (üç nefli) yer halinde gelişmiş ve naos’un içine tanrı heykeli konulmuştu. Bu iç oylum üzerine örtü olarak bir beşik çatı yerleştirilmiştir. Çatının ön ve arka tarafındaki üçgen biçimindeki alınlığın içine de rölyef resimler yapılmağa başlanmıştır.
Tarak tonoz
Kürenin dörtte biri biçimindeki tonozlara denir. Daha çok duvar içlerine yapılmış olan hücrelerin üzerlerine tarak tonoz yapılır.
Tarama resim (Fr. dessin au trait):
İnce uçlarla ve çini mürekkebi ile koyu kısımları ince ince taranarak yapılan resimlere denir. Daha çok matbaa klişesi çıkarılmak istenen resim tarama resim şeklinde çalışılır.
Tarihi resim (Alm. Historienmalerei; Fr. peinture historique)
Yer ve kostüme sadık kalarak 19. y.y.’da yapılan ve geçmişin olay ve manevi değerlerini bir felsefe çevresinde yeniden canlandırmak amacını güden bir çeşit janr resmi. Efsanevi ve şairane konulu resimler de yer yer bu terim adı altında toplanırlar.
Ancak Pompei’deki “İskender’in Savaşı” adlı mozaik resim de tarihi resim sayılır. 19. y.y.’ın ilk sanat akımı olan klassisizmde yer alan eserlerin antikite konulu olanları tarihi resim örneklerindendir
Taslak
Resim ve heykelde yapılacak şeyin esas renk, çizgi ve biçimlerini koymağa denir. Eskiz ve taslak başka başka şeylerdir, Eskiz daha küçük ebatta ve sanat çının ilk tasarımını veren çalışmalarına denir
Tasvir
Resim demektir. Heykel ve resim için kullanılır.
Taşbaskı
 (litografi).
Taşizm  (Fr. tachisme; Alm. Tachismus):
 ( lekecilik).
Taş kesimi ya da taş kesme bilmi — (Fr. Stérétomi)
Binalarda kullanılan taşları, yerine ve ölçülerine göre kesme bilimine denir. Bir kemer, bir kubbenin ya da minare inşasında kullanılan taşların tek tek hesap edilerek yontulmasıdır.
Tavan teknesi
Tavanlardaki kirişlerin araları parçalara bölünerek yapılan, sütlü çukur bölmelere denir
Tek katlı resim (Alm. Primamalerei: Fr. d la prima):
her kuruyan kot üzerine tekrar çalışma olan süperpoze = üstüste boyama resmin tam zıddı olan çalışmalı resim. Tek katlı resim yapan bir ressam, resmin bir yerinden başlar bitirir ve ondan sonra bir başka tarafına geçer. Böylece yukarıdan başlayan bir sanatçı, tek bir çalışma ile aşağı doğru iner ve resmi bitirir. Klassisist dönem ressamlarının yapıtları tek katlı resim idiler
Tekke 
Süfiyye tarikatlerinin ayin yapmalarına yarayan yer.
Tektonik (Fr. tectonique; Alm. tektonisch):
Mimaride bilinçli vazıh yapılışa denir. Süslü unsurlar tektonik yapıda düşünülmez. Resimde vazıh biçimlendirmiş unsurların düzeni anlamına gelir
Tema (Fr. théme; Alm. Thema):
Esas fikir, edebi bir eserde laytmotif anlamına gelir. ( laytmotif).
Temel döşeği
 ( taban döşeği).
Tempera (Lat. temperare sözcüğünden):
Yağ reçine, yumurta akı ve kazein gibi yapıştırıcı maddelerin madeni boyalarla karıştırılarak yapılanına denir. Kuruyunca matlaşır, üzerine vernik sürdükten sonra ışıklı renklerler elde edilir. Yağlı boyanın bulunmasından önce tempera bütün Avrupa resminde kullanılmıştır.

tempera- İlk çağlardan bu yana mağara resimleri ve Enkaustik yöntemle ( mumla boya karıştırılarak yapılan resim) yapılan resimler bir yana, su boyası kullanılmıştır. Bu boya grupları genel olarak Tempera olarak adlandırılır. Kelimenin anlamı itibariyle kısmen yanlıştır. “Tempera” ismin isim babası Latince bir kelime olan “temperare“ (karışmak) dır. Tempera boyanın kaynaştırıcısı yağlı ve sulu mediumların karışımıdır. İnsan, boyama işlerinde, yağları ve reçine çözeltilerini tanımadan önce Tempera boyanın kaynaştırıcıları olan incir sütü ile karıştırılmış yumurta, Bal veya tutkaldı. Bu karışım az çok suya dayanıklı olarak kurur. Suya dayanaklığı sağlayan bu karışım içindeki yumurta akı, yağlar ve reçinelerdir. Bu “saf “ denilen Temperayı meydana getirir. Temperanın en parlak zamanı Rönesans dönemi oldu
Tepidaryum (Lat. tepidarium):
Roma hamamlarında opoditeryum ya da frigidaryum denilen soğuk su ile yıkanılan yer ile kaldaryum denilen sıcak kısım arasındaki ılık kısım. llıklık
Terkip  (Fr. composition):
Resim heykel ve mimaride öğelerin düzeni anlamına gelir. (—3. kombozisyan
Terrakotta
  (—ı keramik).
Tezhip 
Eskiden Kuranıkerim gibi önemli, elde yazılmış kitapların yazı araları ve sayfa marjları yaldızla ve boya ile süslenirdi ki buna t. denirdi. T. yapan ressamlara da “müzehhip” adı verilirdi.
Tezyinat
Süsleme, bezeme.
Tifdruk (Alm. Tiefdruck):
 (— derin baskı).
Tiyatro (Antik


Tırabzan
merdiven korkuluğuna denir.
Ton (Fr. ton; İng. tone; Alm. ton):
Bir rengin çeşitleri, Yani mavi ailesinden prusya mavisi, kobalt mavisi; ultramarin gibi. Yada kırmızı ailesinden. vermillon, karmen, sinabr v.b. gibi. Yani ayni aileden olduğu halde bir başka nüansı yapılamayan renklere o rengin tonları denir.
Tonalite
Bir resimde hakim olan renk tonu.
Tondo (Alm. Tondo; ital. Tondi = yuvarlak):
Özellikle İtalyan Rönesans’ında sevilerek kullanılan yuvarlak biçimli resim ya da kabartma biçimi
Tonoz (Fr. Voute; İng. vault; Alm. Gewölbe):
Bir kemer gözünün kesiksiz olarak derinliğine devam etmesiyle meydana gelen yarım silindir biçiminde tavan örtüsü. Tonozlar çeşitlerine göre (beşik, geçme...) gibi ek isimlerle anılırlar. Tonoz önce Mezopotamya’da, sonraları ise sırası ile Romalılarda ve Ortaçağda ise Roman mimarlığında önemli bir yapı unsuru olmuştur. Tonoz çeşitleri şunlardır. 1. beşik tonoz boylamasına kesilmiş bir silindir biçimindedir. Çapraz tonoz. Bu, iki beşik tonozun birbirini amut olarak kesen biçiminden doğar. Buna haç tonoz de denir. 3— Haç omurgalı tonoz haç kaburgalı tonoz. Bu tonoz da omurgaların arası doldurularak inşa edilir. 4— Yıldız tonoz. Geç Gotikte kullanılan bir tonoz biçimidir. 5— Ağ tonoz da omurgalar tonoz yüzeyini bir ağ gibi kaplar. Bu tonoz bilhassa İngiliz Gotiğinde çok kullanılmıştır. 6- Manastır tonozu, 7— Manastır tonozunun bir kenarının uzun alanına denir. 8— Manastır tonozunun üst kısmının ufki olarak kesilmiş olanı. Bu tonozlar beşik tonoz hariç Hıristiyan mimarisinin buluşlarıdır. Bizde yuvarlak ve yarım kubbeler ile beşik tonozlar kullanılmıştır

Tonoz, bir kemerin içinde bulunduğu düzleme dik bir aks boyunda hareket ederek meydana getirdiği örtü sistemidir. Tonozun ilk örneklerine rastladığımız Mezopotamya ve Mısır'da gerçekten de tonoz birbirinden bağımsız kemerlerin yanyana getirilmesiyle ortaya çıkmıştır. (Şekil 13 a). Strüktür bakımından tonozun özelliği, dayanak noktalarında sürekli bir taşıyıcı düzlem gerektirmesidir. Henüz gelişmemiş sistemlerde, örneğin erken Mezopotamya yapılarında, beşik tonoz, masif bir alt yapıyı gerektirmektedir .Bu da geçilen boşluklara göre, taşıyan duvarların çok geniş olması sonucunu doğurmuştur. Daha sonraları, örneğin Sasani mimarlığında, taşıyıcı alt yapının biraz hafifletilmesi ve daha gelişmiş bir iç mekan düzeninin ortaya çıkması Sasani mimarisinin bazı örneklerinde görülmektedir. Aynı aşamaya Batı'da Roma-çağında da ulaşılmıştı. Bu şekilde tonoz ve kubbe örtülü üsluplarda, yavaş yavaş tek bir hacimden meydana gelen dikdörtgen planlı bir mimari mekandan, birkaç üniteli bir mekana doğru bir gelişme olduğu gözlenebilmektedir. Çok üniteli mekan sorununun daha kolay çözümüne olanak veren tonoz biçimlerinin başında çapraz tonoz gelir. İki beşik tonozun dik açıyla kesişmesinden meydana gelen bu tip tonozun en önemli özelliği örtü yüklerinin köşe­lerde toplanmış olmasıdır. Böyle bir örtü, tek taşıyıcılar, yani sütunlar ve ayaklar, tarafından taşınmaktadır. Bu şekilde çapraz tonoz çok üniteli bir mekânın örtü birimi olabilmektedir. Bu sistem sonradan çok geliştirilmiş olarak Gotik üslupta uygulanmıştır .

İki beşik tonozun kesiştirilmesi, çeşitli biçimlerde düşünü­lebilir. Çok kullanılan tiplerden biri olan manastır tonozu statik yararlarından çok, tek bir kare hacmi örtmek olanağını verdiği için yeğlenmiş olmalıdır
Tonoz bingi (Fr. pendentif):( pandentif)

Kubbe mimarlığının en önemli öğelerinden biri olan tonoz-bingi oldukça gelişmiş olarak Güneybatı İran'da M.S. ilk yüz­yıllarda ortaya çıkıyor. Tonoz-bingi kare planlı bir hacim üzerine oturan kubbenin köşelerindeki dayanaklarını meydana getirmek için, hacmin köşelerine diyagonal olarak atılmış bir baş kemer ve bununla köşe arasını dolduran konik bir tonoz parçasından oluşur. Kubbe çapının çok büyük olmadığı durumlarda, tonoz-binginin taşıyıcı olmaktan çok biçimsel bir görevi vardır: özellikle İslam ülkeleri mimarisinde dekoratif tonoz-bingi önemli bir yer tutar
Toprak boyalar
Sarı ve kahve rengi ocre’lar ile terre de sienne denilen renkler. İçinde demir oksidi bulunan toprak renkleridir.
Torso (İtl. “kütük” anlamına):
Tamamlanmamış bir statü. Ekseriyetle uzuvları koparılmış gövde heykeli anlamına gelir
Totem  (Fr. totem; Alm. Totem):
İptidai kabilelerin kendilerine mahsus kutsal saydıkları ve kabileyi koruduğuna inandıkları alametler, T.’ler hayvan nebat ve eşya biçimlerinde olur.
Toz boyalar
Resim yapmak için kullanılan boyalar organik ve anorganik olmak üzere ikiye ayrılır. Organik boyalara “pigment’ denir. Pigmentler bünyesinde renkli maddeler bulunan nebatlar ve hayvan kabuklarından elde edilir. Bazı hayvanların çıkardığı salgılardan boya elde edilmektedir.

Anarganik boyalar ise renkli kil ve taşlardan elde edilir. Anorganik boyalar organik boyalara göre daha da yanık Eskiden nebatlardan elde edilen bazı boyalar bugün sun’i olarak elde edilmektedir. Doerner, renkleri karartan şeyin renkli maddelerin iyi olmasından çok, renkli tozları boya haline getirmek için kullanılan yapıştırıcı maddelerin giiserin v.b.) iyi olmamasından ileri geldiğini yazmaktadır
Transept  (Fr. transept; Ing. transept, cross-aisle; Alm. Querschiff; Arap; balöt ardI):
Bir kilisede esas nefi (sahını) dik olarak kesen, plana bir haç biçimi veren enlemesine nef.
Trase (Fr. tracö; İng. Iaying out, outline; Alm. Riss; Arap. tersim):
Çizgi, biçim, kontur
Trecento
Ital. 13. y.y.
Tres (Fr. tresse; İng. tress, plait; Alm. Geflecht, Flechtwerk; Arap. dafirah):
Örgü biçiminde süs. Birbirine dolanmış şeritlerin meydana getirdiği süs. Örgü bezeme
Tribün  (Fr. tribune; Ing. galery: Alm. Tribüne, Empore):
Genel olarak binanın içinde ya da dışında geniş balkon biçiminde, önü sütunlu ve korkuluklu yer, Camilerin içinde mihraba yan, ya da karşı olan taraflarda, sütün ve direkler üzerine oturtulmuş geniş düz kısımlar. Mahfil. Tribünler Romanik ve Gotik kiliselerin iç ve dış kısımlarında çok görülür.
Triforyum
Kiliselerde hafifletme kemerleri altına yapılmış, ikili ya da üçlü pencere biçimindeki kemerlere denir
Triglif  (Fr. triglyphe; Alm.Tkiglyph):
Yunan mimarisinde friz üzerindeki metoplar arasında kalan ve üç yivli süs
Trikonk  (Fr. triconque; İng. tre foild, triconchial, choir; Dreikonc henchor, Kleeblattoniage):
Üç absidli, üç dilimli yonca biçimi.
Trikromi  (Fr. trichromie):
<iç renkli baskı.
Triplet  (Fr.)
Roman kiliselerin de üçüz kemerli pencere ya da üçlü kemer.
Triptik (Fr. triptygue; Alm, Triptychon):
Aslı eski Yunancadan gelir. Yanyana üç ayrı tablodan meydana gelen resim. Bilhassa Ortaçağ kiliselerinde birbirine menteşeli üçlü tablo. Ortadaki esas tabloya yanlardaki tablolar kanatlar halinde açılır kapanır şekilde menteşelidir
Tromp (Fr. trompe; ing. sguinch,conical voult; Alm. Trompe):
Kare planlı dört duvarın üzerine kubbe oturtmak üzere, sekiz kenarlı bir kaide elde etmek amacıyla köşelerin iç tarafına yapılan küre parçası biçiminde hücre. Tonoz bingi. (—
Tuğrakeş 
Eskiden fermanların altına padişahın tuğrasını yazan hattata denirdi.
Tunç Devri
Tarih öncesi bir çağ olup Cildi, Taş Devri ile Demir Devri arasındaki bir maden çağıdır. Tunç, 9 kısım bakır + 1 kısım çinkonun karışımından meydana gelmiş olan bir madendir. T.’nde silah, ve eşyalar tunçdan yapılmıştır. Buna bronz da denir. Tuncun bulunuşu Önasyada M.Ö. 2500 yıllarına rastlıyor. Giritte ise tuncun görülüşü M.O. 2100—1100. İtalya ve Orta Avrupada 200—1000 yıllarıdır. Bronz ile silah ve süsleme sanatlarında büyük gelişme olmuştur. Dökürn sanatı ilk olarak tunç ile başlamıştır. T.’nde kılıç, miğfer, tel, iğne, süs eşyaları ve dövme sanatı ortaya çıkıyor
Turnike  (tourniquet):
Çömlekçi tornası.
Tümbe (Fr. tombeau; Alm. Tumba):
Tümülüsiere t. ya da kurgan denir. Türbe kelimesi t’den gelir.
Tümülus (Fr. tumulus):
 ( kurgan, höyük).
Türbe
Üstüne kubbe inşa edilmiş mezar anlamındadır. Türbe kutsallığı ve büyüklüğü kabul edilmiş olan kimselerin mezar denir.
Türkuaz
 ( firuze).
Tympan ya da tympanon  (alınlık tablası)
Kapı ya da pencere üzerinde alt kenarı uzun üçgen alınlık






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder