Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Eski Yunan Mimarlığı, Klasik Dönem II


IV. yy'da, Pers egemenliği altında İyon sitelerinin onarımı hızlanır. VI. yy'dan kalma dev tapınakların ve sunakların kapladığı alan genişler. Pek çok iyon şehri, Miletli Hippodamos'a mal edilen ve yeni koloni şehirlerinin çoğunda ortak sekizgen bir plana göre yeniden inşa edilir. Mimar ve heykelciler daha ufak boyuttaki yapılarda ölçü ve oran kurallarını sıkı sıkıya izlerler: 340'a doğru Pitios'un tasarladığı iyon tarzındaki Atena Tapınağı (Priene) bunun bir kanıtıdır. Pitios, aynı zamanda. Romalı mimar Vitruvius'un çok yararlanacağı kuramsal bir eserin de yazarıdır.
Korintos düzeni. V. ve VI. yy'ları izleyen iç savaşlar boyunca Kıta Yunanistanı'ndaki mimarlık çalışmaları eski tapınakların onarımıyla, Peloponnesos sitelerinde birkaç yenilikle ve Argos, Epidauros, Nemea ve Tegea tapınaklarının inşasıyla sınırlı kalır. Olasılıkla. Iktinos'un getirdiği Korintos sütunu, kült ve cenaze törenlerine zaman zaman da dindışı amaçlara hizmet eden değirmi yapılar olan tolosların dış sütunlarında ve iç sıra sütunlarında kullanıldı. Efsaneye göre bu motif, bir mezar taşı üstüne konmuş bir sepetten uzanan kenger yapraklarından esinlendi.
Axis

Kültür hayatının çeşitli alanlarında gördüğümüz gelişmeler ve ilerlemeler kendilerini sanatta da göstermektedir. Bu yüzyılda eski zenginliğini ve gücünü kaybeden Atina'da pek az inşaatta bulunulmuştur. Atinalı'lar Konon zamanında Pire ve Atina etrafındaki surları eski inşa tekniğine göre yeniden yapmağa önem vermişler, Evbulos ve Likurgos'un dirayetli malî idareleri sayesinde şehir içinde de bazı anıtsal taş yapılar vücuda getirmişlerdi ki, bunların en önemlileri arasında Akropol'ün güney yamacındaki Diyonizos tiyatrosu gösterilebilir.
Peloponnes ise büyük bir bayındırlık faaliyetine sahne olmuştur. O dönem Peloponnes anıtları arasında büyüklük ve görkem bakımından Olimpiya'daki Zeus tapmağından sonra gelen ve 350 yıllarına doğru ünlü heykeltraş ve mimar Paroslu Skopas'ın plânlarına göre yapılmış olan Tegea'daki Athena Alea tapınağı gösterilebilir.

 

6 X 14 sütunlu bir peripteros teşkil eden bu tapınağın dışının Dor, cella içindeki 3 /4 sütunların Korint düzeninde olması, ayrıca dış sütunlar arasında heykel kaideleri olarak iyon sütunlarının yer alması bu dönem mimarlarının bir tek düzenle yetinmediklerini, düzenleri ahenkli bir tarzda karıştırmaktan hoşlandıklarını, aynı zamanda Dor sütunlarına daha ince ve daha yüksek şekiller verdiklerini göstermek­tedir. Aynı özellikleri Tegea tapınağından biraz daha küçük olan Nemea'daki Zeus tapınağında da buluyoruz.

Epidauros'taki Asklepios sağlık yurdunda küçük, fakat gayet süslü olduğu anlaşılan Asklepios tapınağının (Dor düzeni) yanında mimar Genç Polikleitos tarafından yapılmış olan ve niteliği kesin olarak bilinmeyen yuvarlak bina (tolos veya timele) (res. 242) Dor düzeninde bir dış, Korint düzeninde bir iç galeri kapsamakta, taş işçiliği ve bezemelerinin güzelliğiyle dikkati çekmektedir. Bu binada kullanılmış olan Korint başlıkları bu tür başlıkların en güzelleri arasında gösterilebilir (res. 243).



Filip II nin Haironeia muharebesinden sonra Olimpiya'da kendisinin ve ailesinin bir rivayete göre altın-fildişi heykellerini kapsamak ve ailenin bir çeşit "heröon"unu teşkil etmek üzere yaptırmış olduğu yuvarlak binanın (Filipeion) dışı İyon düzeninde idi; fakat içinde yarım Korint sütunları yer alıyordu.


Şu halde 4 üncü yüzyılda eski iki düzenin, yani Dor ve İyon düzenlerinin yanında üçüncü bir düzenin, yani Korint düzeninin önemli bir yer almağa başladığını görüyoruz. Bu düzen sepet şeklinde yukarıya doğru genişleyen bir özün (kalatos) etrafını saran akant (kenger) yaprakları ve dallarının kıvrımlarından meydana gelen sütun başlıklarıyla kendini göstermekte, diğer mimarî unsurlarında ise îyon düzenine uymaktadır.


Şimdiye kadar gözden geçirdiğimiz yapılarda Korint sütunları yalnız iç kısımlarda kullanılmıştı. Lisikrates'in bir koro yarışmasını kazanması üzerine Atina'da yaptırmış olduğu dört köşe bir kaide üzerinde yuvarlak bir kısımdan meydana gelen küçük bir anıtta ilk kez dışta Korint tarzında yarım sütunlar kullanılmıştır. En üst kısmında üç ayaklı bir kazan kapsayan bu bina M. Ö. 335/34 yılına tarihlenmektedir.

Dördüncü yüzyıl mimarlığı tapınaklardan ziyade taş tiyatrolarla dikkati çekmektedir. Tiyatronun özü ortasında koronun ağıtlar okuduğu "orkestra" adını taşıyan yuvarlak bir meydandır. İlk zamanlar halk bu meydanın etrafında toplanır, ayakta durarak ya da tahta kerevetler üzerinde oturarak temsili seyrederdi. Sonraları bu temsillerde aktörlere bir fon teşkil etmek, aynı zamanda bunların kıyafet değiştirmelerini mümkün kılmak üzere orkestra'nın bir tarafına cephesinde direkler bulunan bir sahne binası(skene), bu binanın karşısında seyirciler için yarım daire ya da bunu aşan bir kavis şeklinde basamaklı oturma yerleri (teatron) pılmıştır. Başlangıçta bütün bu kısımlar tahtadandı. Ancak meşgul olduğumuz yüzyılda taş tiyatrolar yapılmağa başlanmıştır. Sonraki değişiklikler ve ilâvelerden ötürü ilk şeklini kaybetmiş olan Atina'daki Diyonizos tiyatrosuna yukarda işaret etmiştik. Bu yüzyılın en güzel ve en iyi korunmuş tiyatrosu genç Polikleitos'un plânlarına göre yapılmış olan Epidauros tiyatrosudur .



Bu bina etrafı yuvarlak bir taş halka ile çevrili orkestra, ince uzun dikdörtgen şeklinde olup ön tarafında bir sütunlu portik (proskenion) kapsayan sahne binası, bir tepenin yamacına yaslanmış olup yukarıya doğru genişleyen ve üç ayrı merkezden çizilmiş dairelerin birleşmesiyle meydana gelen eğriler şeklinde taş oturma basamaklarından ibaret bulunmakta, kuşak şeklinde iki yatay yolla (dizoma) iki ana bölüme (ya da kata) ayrılmış olan bu basamakların yelpaze şeklinde açılan radyal merdivenlerle kesildiği göze çarpmaktadır.

Bu yüzyılda Anadolu kıyılarında İyon mimarlığı gelişmektedir. M. ö. 356 da Herostratos adında bir deli tarafından yakıldıktan sonra 3 m. yüksekliğinde bir platform üzerinde, fakat arkaik tapınağın temelleri ve plânını aynen korumak suretiyle yeniden yapılmış olan Efesos'taki Artemis tapmağı ve onun önünde son zamanlarda kazılarak meydana çıkarılmış olan U planındaki anıtsal sunak, veya oranlarının ahengi ve işçiliğinin dakikliğiyle kendini belirten Priene'deki Atena tapınağı o dönemin başlıca dinî yapıları olarak gösterilebilir.


Ünlü mimar Piteos'un plânlarına göre yapılmış olan bu sonuncu tapınak 6 X 11 sütunlu bir perípteros olup gerek plânında, gerek üst kısımlarında rasyonel oranlar göstermekte, meselâ tapınağın uzunluğu 100 Attika ayağı, cella'sının uzunluğu 50 ayağı, tapmağın tüm yüksekliği ise 50 ayağı bulmaktadır. Taban çapının tam on misli olan sütun yüksekliği 43 ayak, saçaklık yüksekliği ise 7 ayaktır. Üst kısımlar mavi ve kırmızının baş yeri aldığı çeşitli renklerle boyanmıştı.

 

Fakat 4 üncü yüzyıl Anadolu yapılarının en önemlilerinden biri Karya satrapı Mausolos'un kendisi ve karısı Artemisia için M. Ö. 350 yılına doğru Halikarnassos'ta (Bodrum) Piteos'un plânlarına göre (onun yanında bir de Satiros'un adı geçmektedir) yaptırmış olduğu mezar anıtıdır (Mavsoleion). Likya binalarında ötedenberi kullanılan yüksek bir taş kaide, etrafı İyon düzeninde bir galeriyle çevrili mezar odası ve bu odayı örten basamaklı bir piramitten ibaret olan ve tüm yüksekliği 50 m. yi bulan bu yapı piramidin tepesinde dört atlı bir savaş arabası, mezar odasının etrafında bir friz, kaidesinin en üst kısmında ise üst üste iki friz, sütunlar arasında insan, aslan ve sfenks heykelleri kapsıyordu. Bü­yük bir kısmı bugün Londra'da British Museum'da bulunan bu heykel ve kabartmaları (Kentairos-Lapit, Yunanlı-Amazon savaşları, araba koşusu, ziyafet sahneleri) Skopas, Briyaksis, Timoteos ve Leohares gibi o çağın en ünlü heykeltraşları yapmıştı.


Ağlayan Kadınlar Lahdi'nin bu adı almasının nedeni dört yanında sütunlar arasında yer alan kadın figürlerinin sıralanmış olmasıdır.

Lahit tümü il'e bir tapınak-mezarın benzetisidir. Köşelerde payeler uzun ve kısa, yanlarda İon sütunlar üç fascialı arkhitravı taşır. Kapak, tapınak çatısı gibi olup kısa yanlarda üçgen alınlıkları vardır. Kapağın üstündeki bir cenaze törenini anlatan kabartmalı friz, lahdin önemli özelliklerinden biridir. Diğer bir friz kaidede yer alır. Bu sıralama cepheden bakıldığı zaman Halikarnassos Mausoleum'unu hatırlatır. Sütunlar arasında kısa yanlarda 3, uzun yanlarda 6 olmak üzere 18 kadın figürü sıralanmıştır. Bu 18 kadın figürünün her birinin duruşu ve pozu değişik olup, ölü için üzüntülü ve yas tutar durumdadırlar. Kabartma olmasına karşın, heykel görünümündeki figürler khiton ve himation giysileri içinde M.Ö. 360/350 yıllarına tarihlenir. Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi

Sidon'da kıral nekropolünde bulunmuş olan "ağlayan kadınlar" lâhti esas yapısı bakımından etrafında başları örtülü kadınların ağlaştığı kaideli bir tapınak-mezarı taklit etmekte, bu bakımdan Mausoleion'la benzerlik göstermektedir

Bu dönemde Anadolu'da İyon düzeninin yanında Dor düzeninin de revaçta olduğu kazılarak meydana çıkarılan Klaros'taki Apollon ve Amizon'daki Artemis tapınağı açığa vurmaktadır. Bunlardan ilki aynı zamanda bir kehanet ocağı olduğundan cella'sının altında üzeri kemerli bir mahzene sahip bulunuyor ve orada bir kuyu ve bir omfalos taşı kapsıyordu.

M. Ö. 6 ncı ve 5 inci yüzyıllarda bir orta avlunun etrafında gruplanan çeşitli mekânlardan meydana gelen, fakat genellikle düzensiz bir plânda olan evler 4 üncü yüzyılda Hippodamos şehir plânının daha geniş ölçüde uygulanması sonunda düzenli şekiller almağa başlamaktadır. Bu hususta bize açık bir fikir veren Olintos evleri ekser hallerde güneyde bir giriş, onun gerisinde, etrafı bazan sütunlarla çevrili bir avlu ve bu avlunun kuzeyinde yapıyı baştan başa kesen ince uzun bir koridor (pastas) kapsamakta, evin en önemli mekânları bu koridora açılmaktadır. Genellikle iki katı olan bu evlere "pastas evleri" adı verilmektedir. Bu evlerin yanında dört tarafı sütunlu portiklerle çevrili bir orta avlu ve bu avluya açılan çeşitli mekânlardan ibaret "peristil'li evler"e de (fakat daha az sayıda) rastlanmaktadır. Anadolu'da Larisa'da (Buruncuk) yapılan kazılarda meydana çıkarılmış olan "saray" kare bir avlunun etrafında megaron tarzında mekânları gruplandırmakta ve bazı mekânlar üzerinde ikinci bir kata sahip bulunmakta idi. Ana metin: Ege ve Yunan Tarihi, Prof. Arif Müfid Mansel, Türk Tarih Kurumu 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder