Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

Büyük Selçuklu Dönemi Kervansaraylar

Türk mimarisinde han ve kervansaray adıyla anılan konaklama yapıları, günlerce, hatta aylarca süren uzun yolculukların kaçınılmaz sonucuydu. Bu yapıların başlangıcı, ribat denen, korunma ve savunma amacıyla yapılmış konak, kasır, ordugâh veya karakol tipindeki yapılara dayanır. Ribatlar, muhafız kuvvetlerinin veya askeri birliklerin yerleştirildiği, avlusunun etrafı bir savunma duvarıyla çevrilmiş, barınakları, ahırları, ambarları ve bir gözetleme kulesi olan sınır karakollarıydı. XI yy’dan itibaren sınırların genişlemesiyle, eskiden sınır boylarında olan bazı ribatlar daha iç bölgelerde kaldı ve işlevi yavaş yavaş değişerek konaklama amacıyla kullanılır oldu. Ribatlar artık ticaret yolları üzerindeki belirli menzillerde, yolcuların, özellikle kervanların konakladığı yapılara,yani kervansaraylara dönüşmeye başlamıştı.

Bu yapıların kısa surede ve ağırlıklı olarak ticaretle ilgili bir nitelik kazanmasında, İpek Yolu’ndan kaynaklanan bir kültür mirasının da büyük payı vardır, Dünyanın en uzun ticaret yolu olan İpek Yolu’nun güzergahı askeri ve dini amaçlı olmasına rağmen, kervanların ve yolcuların da konaklayabileceği mimarlık anıtları sıralanırdı Başka bir deyişle kervansarayların mimar tip  olarak ortaya çıkması ve gelişimi, Arap ribatlarının etkisi bir yana, İpek Yolu üzerindeki bu yapılar sayesinde olmuştur. İran ve Orta Asya’daki Arap ribatları, başlangıçta Orta Asya mimari geleneğine bağlıydı. İslam dinini kabul eden Türkler, bu mimarlık geleneğini akıllıca bir yorumla değerlendirdiler ve yaptıkları kervansaraylara Arap mimarisinden farklı bir Türk kimliği kazandırdılar.

Genellikle her kervansarayın, bakım, onarım ve işletme ihtiyaçlarını karşılayan bir vakfı vardı. Gelişmiş bir kervansaray yazlık ve kışlık mekânları, mescidi, hamamı, hastanesi, eczanesi, aşhanesi, ayakkabı tamir atölyesi, nalbanthanesi, konaklama yerleri ve ahırlarıyla, hemen hemen her ihtiyaca cevap veren « komple bir tesis » olarak tasarlanırdı.

Büyük Selçuklu dönemi kervansarayları.
Karahanlıların ve Gaznelilerin geliştirdikleri bu yapılar, mimari tarzları ve planlarıyla Büyük Selçuklu kervansaraylarını da etkilemiştir. Damgan-Simnan yolunda, Ehvaz denilen yerde bulunan Ribatı Anuşirvan adlı kervansaray Tuğrul Bey zamanında yapılmış, 72 x 72 m ölçülerinde kare planlı bir yapıdır.

Köşeleri ve duvarlarının orta kesimleri kulelerle takviye edilen yapı, bir revaklı avlunun etrafında bulunan mekânlardan oluşur. Mekânlar birbirine, biri girişi oluşturan dört eyvanla bağlanmaktadır. (İç köşesinde dört kollu eyvanlarla çevrili küçük kubbeler halinde, kendi içerisinde düzenlenmiş mekânlar yer alır.

Nişapur-Sebzevar arasındaki Ribatı Zafarani bugün bütünüyle haraptır. Eser Herzfeld’in çıkardığı plana göre 75 x 75m ölçülerinde, kare planlı, köşe kuleli, dört eyvanlı avlulu bir yapıdır.


Nişapur-Merv yolunda bulunan ve 1154-1155 tarihinde elden geçirilmiş olan Ribatı Şerif kervansarayı, yaklaşık 1114-1115 tarihlerinde inşa edilmiştir. Eyvanlardan birindeki yazıtta Sultan Sencer’ın (1118-1157) ve karısının adı geçmektedir. Yapı değişik bir görüşe göre, 1088 tarihinden itibaren Merv valisi olan Şerafeddin Ebu Tahir bin Sadedin bin Ali tarafından yaptırılmış olmalıdır. Ancak yukarıda belirttiğimiz 1114-1115 yıllarına tarihlenen ilk yapı, Melikşah’ın oğlu Ebuşüca Muhammed dönemine rastlamaktadır.

İki avlulu yapının, ikinci avlusunun girişi, Karahanlılar’ın Dayhatun Kervansarayı’nın girişine benzer. Avluların her ikisinin de revaklı ve dört evyanlı olduğu bu yapıda, eyvanların arkasında küçükkubbeli mekânlar bulunmaktadır. Avlu eyvanı cephesindeki kitabe Ebul Kasım ismi (usta adı) yer almaktadır.

Irak’ta yapılmış olan han ve kervansaraylar, İran bölgesindeki Türk ve diğer İslam hanedanlarının aynı türden yapılarının işlevlerine sahiptir.  Bu bölgedeki hanların en eskisi olan Mercan Han 760 (1358) tarihinde Emineddin Mercan Ulukay tarafından yaptırılmıştır. İki katlı olan yapı, kapalı avlulu Bağdat hanlarının en güzel örneklerinden biridir. Irak’ta erken Türk devrine ait örneklerden birçoğu varlığını bugüne kadar sürdürememiştir. Sadece Selçuka  Hatun Ribatı’nın kalıntıları vardır. Bugün, Bağdat Hadım Ribatı (1105-1141), Benefşe Hatun Ribatı (1174), Zümrütatun Ribatı (M. 1200) hakkında çok az bilgi olan kervansaraylardır. Sincar-Musul yolundaki El Hafız Kervansarayı çok harap durumdadır. T.L. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder