Sözlük

Sanatçılar

Sanatçılar

31 Aralık 2020 Perşembe

2020 Yılı Biterken

Bu yılı da bitiriyoruz. 2020 “Büyük kapatılma” yılı oldu. Yıla girerken böyle bir şey öngörmüyorduk. Her şeyden önce önümüzdeki yılın insanlık ailesi için barış, sağlık ve huzur dolu günler getirmesini diliyorum. 

Pandemi süreci, ağ ortamındaki eğitim ve bilgi paylaşım etkinliğinde adeta bir patlama yaşanmasına neden oldu.  Yüz yüze iletişimin taşıdığı riskler nedeniyle, hem kurumsal eğitim hem de sivil toplum çevrelerinde yürütülen paylaşımlar internet ortamında değişik mecralardan ilgililerine ulaştı. Akademik düzeydeki paylaşımların “dışarıya” da açılması, nitelikli içeriğin artmasına yol açtı.

Okuma Atlası projesi bu yeni gelişmeler doğrultusunda, ilgi alanında, biriken içeriği bağlantılar yoluyla sizlere ulaştırma görevini de üstlenme gayreti içinde oldu. Atlas’ta yer alan konulara you tube kanallarının bağlantılarını vererek, bilgiye daha kısa zamanda ulaşmanın ortamını sağlamaya çalıştık.

Yıl içinde duyurduklarım dışındaki, yeni eklenen ve güncellenen sayfaları aşağıda paylaşıyorum. B.Berksan

80’li Yıllarda Türkiye’de Sanat

Gülsün Karamustafa

Bedri Baykam

İsmet Doğan

Adem Genç

Yavuz Tanyeli

Osman Dinç

Bubi

Mustafa Ata

Bünyamin Özgültekin

Hale Arpacıoğlu

90’lı Yıllarda Türkiye’de Sanat

Halil Altındere

Antonio Cosentino

Tayfun Erdoğmuş

Aydan Murtezaoğlu

Canan Tolon

Bülent Şangar

Kemal Önsoy

Serdar Kiraz

Şükran Moral

Hakan Onur

Türk Resminin Son On Yılın Eleştirel Portresi (1992)

8 Kasım 2017 Çarşamba

Sanat Tartışmaları

"Sanat Tartışmaları" başlığı altında tarih sırası gözeterek bir seri metin paylaşacağım. Eski tarihli bu metinlerin, genç okuyucuların  sanat geçmişimize ilişkin değerlendirmelerine katkı sağlamasını umuyorum.

Resimden (1 Haziran 1949) Bedri Rahmi Eyüboğlu

YaprakYazarlarına Mektup  (15 Haziran 1949) Abidin Dino

 “Yeni Eğilimler” Sergisi Işığında  Çağdaş Türk Sanatı ve Eleştiri (1981) İpek Aksüğür

Türk Resminde İki Çıkmaz ( 1990' lar) Hasan Bülent Kahraman

Türkiye’de Çağdaş Sanat Üzerine Spekülasyonlar. (1992) Vasıf Kortun

Yüzyıl Boyunca Yaşadıklarımız, Yaşamadıklarımız (1990'lar) Beral Madra

Türk Resminin Son On Yılının Eleştirel Portresi (1992)



28 Kasım 2016 Pazartesi

Yazılar

Sanat Atlası başlığı ile oluşturmaya çalıştığım bu blogda, zaman içinde, sanata ilişkin metinler paylaşacağımdan söz etmiştim.

Bu sayfada, sözünü ettiğim metinlere ilişim vererek, sanat üzerine düşünümlere yardımcı olmaya çalışacağım.


Resmin sahte ikilemi: soyutlama ya da gerçek

Resim Gerçek Olanın İmgelemsel Dokusunu Göze Sunar.

Yeni Bir Gerçeklik Olarak Resim I

Yeni Bir Gerçeklik Olarak Resim-II

Yeni Bir Gerçeklik Olarak Resim-III

Yeni Bir Gerçeklik Olarak Resim-IV

Mekandan mekan kurgulamaya ve ötelere...

Sanatın vazgeçilmezliği üzerine söyleşi.

Sanatta Konvansiyonel—Tradisyonel İlişkisine Bakışlar: Resim—Kavramsal Sanat Açısından

Sanatın İcadı (Giriş Metni)

Sanat ne işe yarar?

Sanat Neyi Anlatır ?

Sanat Hayali, Yönetim Disiplini ve Sanat Yönetimi

Sanat Yönetilebilir mi? II

Modernizmin Sınırları ve Mimarlık

Türk modernleşmesinin kentsel sahnesini yeniden düşünmek.

Sanatta Yanılsama: Pygamalion'un  Sihirli Gücü

20.yy. Başında, Sanatçı, Sanat Eseri ve Sanat Nesnesinin Başkalaşımı

1945 Sonrası Sanat

Sanat İçin Sanat

Çirkinin Estetik’i

İllüzyon, Yitirilen İllüzyon ve Estetik

Kant ile Schiller Estetiğinde Sanatın Özerkliği

Hegel Estetiğinde Sanat ve Sanat Biçimleri-I

Hegel estetiğinde sanat ve sanat biçimleri-II

(Sanatta) Postmodernizm

Modern’den Postmodern’e

Yörüngeden Çıkan: Bir Başka Beriki

Postmodernizmin Getirdikleri ve Götürdükleri

Modern ve Ötesi

Avangardın Sanatın Özerkliğini Olumsuzlaması

Avangart Nerede?

Türkiye’de Avangart Niye Yok?

Bu Yalnızca Bir Başlangıç Sanat Devam Ediyor

Sanatta Hiyerarşi Var mı?

Sanat Bizi Gerçekliğin Ta Kendisiyle Baş Başa Bırakır. 

Sanatın Ölümü

"Postmodernizm ve Teori”

“Güncel Sanat” nereye gidiyor?

Milenyumda Sanat

Sanatların Bölümlenmesi

Postmodern Sanat


Görsel Sanatların Evrimi   3 Kasım 2020

19 Aralık 2015 Cumartesi

Sanat Tarihi

Sanatın izini tarihin neresinde sürebiliriz?

İlk isimsiz sanatçılardan söz eden bütün sanat tarihleri, yazıldığı dönemin bilinciyle, belki de atalarımızın zihninden geçmeyen anlamlar icat etmişlerdir.

Büyük bir olasılıkla, avlanmak için av aleti, barınmak için barınak yapan insanlar öncelikle işlev ile ilgiliydiler. Ama yine de varoluşsal kaygıların izlerini gözlemlediğimiz, gömütler ve gömme ritüellerinden de söz etmeliyiz.

Biz bilinen öyküyü izleyeceğiz. İnsanoğlunun, insanlaşma sürecini yaşadığı en uzun çağı Eski Taş Çağı olarak adlandırıyoruz. Bu dönemde doğanın sundukları ile yetinmek zorunda kalan insanlar, her şeyden önce türünün geleceğe aktarılmasının mücadelesini verirler. Süreç içinde, yaşam deneyimi sonucu, ilk teknikleri uygulamayı öğrenirler. Taşa farklı işlevler için biçim verirler. Ateşi bulurlar. Avcılık yeteneği gelişir.

Andığımız dönemin başlarında, insanlar birbirine gevşek bağlarla bağlı küçük topluluklar halinde yaşamaya başlarlar. Bu toplulukları sürü olarak nitelemek belki daha doğrudur. Eski Taş Çağının sonlarında “Klan” ortaya çıkar. Taşın yanı sıra, kemikler ve boynuzlar da alet yapımı için kullanılmaya başlar. Yiyecek toplamak için kullanılan aletler çeşitlenir. Giysi benzeri deri parçalarını birleştirmek için, kemikten iğneler kullanılmaya başlanır. Mağaralar terk edilir. Barınma amaçlı mekanların kullanımında daha seçici olunur.

Eski Taş Çağını, Orta Taş Çağı izler.
Yeni Taş Çağı kimi yazarlarca, bir tür devrimci dönem olarak nitelenir. Okulda Cilalı Taş Çağı olarak da adlandırdığımızı bu dönemde, taş aletler cilalanır. Envantere balta, keser ve çapa gibi, yeni aletler girer. Tabi temel malzeme taştır. Avcılıkta ok ve yay kullanılmaya başlanır. Bu dönemde tarım başlar. Tarım belli bir coğrafyaya da bağlılığı gerektirir. İlk yerleşimleri de bu dönemde görürüz.

Taşın işlenmesi ve kullanılmasına bakılarak yapılan bu dönemleştirme, dünyanın değişik yörelerinde farklı tarihlerde başlar. Özellikle iklim koşulları, sulara yakınlık, insan etkinliklerinin değişik coğrafyalarda farklılaşmasının başlıca etkenidir.

Değişik yörelerde başlangıçlar farklı da olsa, Yeni Taş Çağı zihinsel süreçlerde aynı etkiyi yapar. Yaşam tarzları değişir. Nüfus artar. Üretim ekonomisine geçilir. Kentler, devletler, büyük dinler, savaşlar çağı gelir.

İşte, mağara resimleri, ilk heykelcikler, özenle yapılmış taş aletler, duvarlara çizilmiş figürler, soyut işaretler Taş Çağı’nda ortaya çıkar. İşlevi ne olursa olsun, yaptığı nesnenin diğerinden daha farklı, daha güzel, daha gerçekçi, daha gizemli olmasını düşünen insanlar bu  dönemde yaşamaya başladılar. Zanaatkâr ile sanatçı arasındaki ince çizginin en flu olduğu dönem belki de Taş Çağıydı.
Sanat Tarihleri sanatı bu dönemde başlatıyorlar. Biz de öyle yaptık.

12 Aralık 2015 Cumartesi

Sanat

Felsefenin bittiği yerde sanat mı başlar?

Birçok büyük düşünür, sözlerinin yetmediği yerde sanata sığınmıştır. Birçok sanatçı da yapıtlarıyla felsefi söylem üretmiştir.

İçimizdeki ve dışımızdaki dünyaların gerçekliğini betimlemede kullandığımız tüm diller sonuçta “insana özgüdür”. İnsanoğlu, gerçeklik! ile onun temsili arasındaki boşluğa, sanat yoluyla sızmaya çalışmıştır.

Sorun sadece temsil de değildir. İnsana özgü varoluşsal sorular, yaşantıların içerdiği sıkıntılar karşısında, “düşünme/dil” in çaresizliği, yetmezliği de duyumsanır. O noktadan sonra, yine sanat, iş başındadır.

Düşüncenin söz/metin ile sunulduğu felsefi yapıt ile sanat yapıtının örtüştüğü birçok alan vardır. Bilindiği gibi felsefenin temel konularından biri de,  sanat üzerine üst dil oluşturan “estetik” tir.

Sanat ve felsefe, birlikte, kimi zaman da karşıtlaşarak, dünyanın insan eliyle çoğaltılmasının, genişletilmesinin olanaklarını sunar. Düşünür, sanatçı olduğu ölçüde filozoflaşır. Yapıt duygu ve düşünceyi çoğalttıkça sanat katına yükselir.

Sanatçı icatlar yaparak, olmayanı oldurarak, gerçekliğin ötesine giderek armağanlar sunarken, filozof, çoğalan dünyanın  yeni yorumlarıyla ufkumuzu genişletir.

“Sanat” bölümünü felsefeyle bağlantılandırarak yukarıdaki bakış açısıyla oluşturmaya çalışacağım.
B.Berksan

İnternet ortamında, özellikle “Batı Sanatı” kapsamında çok zengin arşiv bulunmaktadır. Türkçe’mizde de sayıları giderek artan kurumsal ve bireysel sanat siteleri, sanatın her alanında meraklılar için bilgiler sunmaktadır.

Burada yapılandırmaya çalışacağım “Sanat” bölümüyle, aşağıdakileri  amaçlıyorum.

-      Sanat yaşamla iç içe geçmiş bir etkinliktir. Sanatçı yaşadığı çağın tini içinde yapıtlarını üretir. Kopuş ya da sıçrama dönemleri dâhil sanatçı yaşama evreninde devinir. Okuma Atlası’nda yer alan  tarihsel çerçevelerde bu ilişkilere gönderme yapmaya çalışacağım.
-          Sanatın birçok dalını bir arada sunarak, okuyucu/izleyici için disiplinlerarası düşünme ortamı sağlamak.
-     Zaman içinde sanat yazıları arşivi oluşturarak, özellikle büyük kentlerimiz dışındaki meraklı okurlara, sanat üzerine daha derin düşünmeler için kaynakça sağlamaya çalışacağım. ( Niyetim internet ortamında yer alan sanat sayfalarına da bağlantılar vermek)
Okuyucu, farklı imzaların metinleri aracılığıyla düşünmeye davet edilecektir. Bireylerin, bu metin çokluğunda kendi özgün bireşimlerini yapabilmeleri, alımlama süreçlerinde eleştirel tavırlarını zinde tutmalarıyla olanaklılaşacaktır.
-    Dolayısıyla, sayfalarımızda yer alan metinler, imzalarının ideolojisini taşımakla birlikte, sunumun bütünü kozmopolitlik içerecektir. Bu tutumun, zihninde kayıtlanmışı arayan için, rahatsızlık verebileceğinin bilincindeyim.

İlke olarak, internet ortamında yer alan metinleri kullanmamaya özen göstereceğim. Sanat bölümümüzdeki metinler Türkçe internet ortamına yeni katkılar sağlayacaktır. Alanımızın sınırlılığı nedeniyle, kaynakları belirterek internet ortamındaki görsel malzemeden yararlanacağız.

Günümüzde olduğu gibi, eski dönemlerde de sanatın ideolojik işlevi vardı. Üretildiği koşullardaki anlamı farklı da olsa, sanat yapıtı aynı zamanda güç göstermenin de aracı olmuştur. Kültürlerin birbirlerini etkiledikleri doğal süreçlerin yanı sıra, “sanat”, yayılmacı/yayılımcı düşüncenin bir aracı olarak da kullanılmıştır, kullanılmaktadır. “En görkemli”yi sahiplenme, modern insan ve toplulukların ilkel dürtülerini desteklemeye devam etmektedir. Bu bağlamda kullandığımız metinlerin  “benmerkezci” arka planları konusunda, okuyucuyu uyarmak gereksinimi duyuyorum.

19.yy.da doruğa çıkan Batı merkezli tarih yorumları ( tipik örneği oryantalist yaklaşım), giderek araştırmacıların gayretleri ile farklı açılardan çeşitlenmektedir.

Burada “insanlığın mirası”  olan sanat olgusunu, belirlediğimiz kültür ve coğrafya ortamıyla sınırlı olmak üzere göstermeye çalışacağız.

Okuyuculardan dileğim, burada yer alan bilgi yanlışları, yorumlar için geri bildirimde bulunmalarıdır.

BBerksan.


Not: Aslında bir dönem Felsefe Ekibi sitesi içeriğinde yer alan sanat bölümü burada yeniden oluşturulmaya çalışılacaktır.